Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/9276 E. 2014/3128 K. 19.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/9276
KARAR NO : 2014/3128
KARAR TARİHİ : 19.02.2014

Tebliğname No : 11 – 2010/317645
MAHKEMESİ : Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 27/10/2010
NUMARASI : 2009/478 (E) ve 2010/396 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık, özel belgede sahtecilik

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;
Failin bir kimseyi,kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Hile nitelikli bir yalandır.Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır.Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir.Maddenin gerekçesinde de;“Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de,birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir.Bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının,özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin,kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır.
Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır.
Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için,dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir.Bankaların,ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamıyacaktır.
Sanığın eşi olan katılana G..B..M..Ş..de çek hesabı açtırdığı ve bu hesaba ilişkin çek ve post cihazını teslim alma belgelerini katılan adına imza atarak çek karnesini ve post cihazını teslim aldığının iddia edildiği somut olayda; sanığın, suça konu çek ve post cihazını teslim alma belgelerini katılanın bilgisi dahilinde imzalayarak çek karnesi ve post cihazını teslim aldığını ve katılan ile birlikte işlettikleri iş yerinde kullandıklarını beyan etmesi, bu beyanın adı geçen banka şubesinin çalışanı olan tanık E.. A.. tarafından doğrulanması karşısında; gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespiti bakımından sanığın katılan adına imza atmak suretiyle çekleri ve post cihazını alma tarihi ile şikayet tarihi arasında suça konu çeklerin kim tarafından keşide edilerek kullanıldığının ve ödendiğinin ilgili bankadan sorulması ile post cihazının hangi işyerinde kullanıldığı,kullanılan işyerinin kime ait olduğu, katılanın bu işyerini işletip işletmediği araştırılarak, yapılan işlemlerde katılanın rızasının olup olmadığının tespitinden sonra sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ile sahtecilik suçundan yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş olup katılan vekili ve sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenle, 5320 sayılı Kanunun 8/1.maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 19/02/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.