Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/9273 E. 2014/3122 K. 19.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/9273
KARAR NO : 2014/3122
KARAR TARİHİ : 19.02.2014

Tebliğname No : 11 – 2010/296691
MAHKEMESİ : Isparta Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 07/10/2010
NUMARASI : 2009/233 (E) ve 2010/252 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu,TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir.Maddenin gerekçesinde de; “Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de, birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının, özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin, kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır.
Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür.Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır.
Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için,dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir.Bankaların,ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamıyacaktır.
Sanığın A.. İnş. Paz. San. Ltd. Şti’de pazarlamacı olarak çalıştığı, katılana ait Ispaş P. Dağ. Ltd. Şti’ye giderek kendisini A.. İnş. Paz. San. Ltd. Şti’nin yetkilisi olarak tanıtıp dosyada bulunan 22/06/2008 tarih ve 1….. seri numaralı İrsaliyeli Fatura detayında yer alan malzemeleri satın alıp, karşılığında yetkisi olmadığı halde T.. H.. Aş. I.. Ş..’ne ait 7.000,00 TL ve 3.767,00 TL bedelli 2 adet çek keşide ederek katılana verdiği, sonrasında bu keşide edilen çeklerin karşılıksız çıktığının iddia edildiği somut olayda; sanığın A.. İnş. Paz. San. Ltd. Şti adına çek keşide etmeye yetkili olduğuna ilişkin vekaletnamesinin bulunduğunu savunması, yine sanık müdafiinin temyiz dilekçesine eklediği Isparta…… Noterliğinin 21.11.2005 tarih ve 9566 yevmiye sayılı genel vekaletname fotokopisinden sanığın adı geçen şirket adına çek düzenleme yetkisinin bulunduğunun anlaşılması karşısında; gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi bakımından, belirtilen vekaletnamenin aslının veya onaylı örneğinin getirtilerek incelenmesinden sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş olup sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenle, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 19/02/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.