YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/9251
KARAR NO : 2014/2934
KARAR TARİHİ : 18.02.2014
Tebliğname No : 11 – 2010/38307
MAHKEMESİ : Turgutlu 2. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 08/07/2009
NUMARASI : 2008/723 (E) ve 2009/251 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.
Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılan hilenin şekli, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Somut olayda; şikayetçi C.. I..’ın yanında çalışan M.. D.. aracılığıyla sanık ile tanıştığı, sanığın elinde bulunan gömü altınını satmak istediğini söylediği, önce M..E..T..’ya gelerek sanıktan numune altın aldığı, bu altının gerçek olduğunu öğrenmesi üzerine bu kez şikayetçi Caner ile M..E..T..ya geldikleri, sanığın burada kimliği tespit edilemeyen bir kişi ile birlikte şahısları karşıladıkları, şikayetçinin sanığa para verdiği, sanığın ise içinde sarı metal parçalarının olduğu çantayı şikayetçiye verdiği ve sanık ile diğer şahsın kaçtıkları, sanığın bu şekilde şikayetçiyi dolandırdığı iddia edilen olayda, şikayetçinin Emniyet suçlular albümünden sanığı ve yanındaki şahsı teşhis etmesi sonucu teşhiste kimliği belirlenen K..P..’ın yakalanarak hazırlık soruşturmasında şikayetçiye yaptırılan yüz yüze teşhisinde, şikayetçinin K..P..’ın kendisini dolandıran şahıslardan biri olmadığını beyan etmesi de nazara alınarak olaya ilişkin karakolda suçlu albümü üzerinden yapılan teşhisin dışında sanık Rıfat hakkında delil bulunmaması karşısında, gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespiti ve suçun oluşa uygun bir şekilde nitelendirilebilmesi bakımından; mümkün olması halinde sanık ile şikayetçinin aynı ortamda bulundurularak yüzleştirme işlemi yapılması suretiyle toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kabule göre,
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 06.04.2010 tarihli ve 2010/4-71 E, 2010/76 K sayılı ilamında belirtildiği gibi; 5237 sayılı TCK’nın 51. maddesiyle, ceza infaz kurumu haline getirilip, sadece hapis cezasıyla sınırlı olarak kabul edilen ertelemede, maddenin 3. fıkrası uyarınca mahkemece bir deneme süresinin belirlenmesi zorunlu olup, bu sürenin belirlenmemesi veya eksik belirlenmesi, denetim süresi, ertelemenin yasal sonucu olduğundan, aleyhe bozma yasağı kapsamında değerlendirilemeyecektir. Bu kapsamda sanık hakkında TCK’nın 51. maddesinde düzenlenen erteleme hükümleri uygulanırken denetim süresinin eksik belirlenmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 18.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.