Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/9232 E. 2014/3044 K. 19.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/9232
KARAR NO : 2014/3044
KARAR TARİHİ : 19.02.2014

Tebliğname No : 11 – 2010/9934
MAHKEMESİ : İstanbul 27. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 03/02/2009
NUMARASI : 2007/1061 (E) ve 2009/59 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık, özel belgede sahtecilik

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Sanık E.. G..’in mahkumiyet kararına yönelik temyiz talebi bulunmadığından, sanıklar M.. K.. ve E.. D.. hakkındaki mahkumiyet hükümlerine hasren yapılan temyiz incelemesinde;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
TCK’nın 158/1-d bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasî parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hâl kabul edilmiştir. Söz konusu kurum ya da kuruluşların konumunun suçun işlenmesinde kolaylık sağlayacağı düşüncesi, bu kurum ve kuruluşların bu suçta araç olarak kullanılmasının, ağırlaştırıcı neden olmasını gerektirmiştir.
Bu nitelikli halin uygulanabilmesi için, bunların isminin kullanılması yeterli olmayıp maddi varlığının kullanılması gerekmektedir. Araç olarak kullanılma, bu kurum veya kuruluşlara ait yazı veya belgeleri amaç dışı olarak kullanmak şeklinde olabilir. Bu kurumlara ait kimlik belgesinin gösterilmesi, basılı evraklarının, kıyafetlerinin, taşıtlarının kullanılması mağdurda güven oluşumunu sağlayacaktır.
Sanıkların kendilerini T.. kurumu görevlisi olarak tanıttıkları, sanık Ercan’ın da katılan C..e T… personel tanıtım kartını ibraz ettiği, katılana elektriği kaçak kullandığı için 1.120 TL borcu olduğunu, o esnada ödemede bulunursa faiz ödemeyeceğini söyleyip 800 TL para aldıkları, kalan parayı da alacaklarını söyleyerek yanından ayrıldıkları, durumdan şüphelenen katılanın T..’i aradığında durumun ortaya çıktığı ve sanıkların bu şekilde dolandırıcılık ve özel belgede sahtecilik suçlarını işledikleri iddia ve kabul olunan somut olayda; T..’ın maddi varlıklarından sayılan personel tanıtım kartının kullanılması karşısında, sanıkların eyleminin 5237 sayılı TCK’nın 158/1-d maddesinde öngörülen nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturup oluşturmayacağına ilişkin delillerin takdirinin üst dereceli Ağır Ceza Mahkemesine ait olduğu gözetilip görevsizlik kararı verilmesi yerine, yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanıkların temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan sair yönleri incelenmeyen hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, aynı kanunun 326/son maddesi uyarınca kazanılmış haklarının saklı tutulmasına, 19.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.