Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/9034 E. 2012/42809 K. 04.10.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/9034
KARAR NO : 2012/42809
KARAR TARİHİ : 04.10.2012

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Görevi Yaptırmamak için Direnme, Kamu Malına Zarar Verme, Genel Güvenliği Kasten Tehlikeye Sokma
HÜKÜM : Mahkumiyet

Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Sanıklar müdafi …’nın 26/03/2009 tarihi itibariyle baro kaydı silindiği halde bu durumu sanıklara ve mahkemeye bildirmeyerek duruşmalara ve karar duruşmasına iştirak ettiği, müdafileri olduğu zannıyla hareket eden sanıklar bakımından, bu müdafii tarafından verilen 15/10/2010 tarihli süre tutum dilekçesinin geçerli sayılması gerektiğinden tüm temyizlerin süresinde olduğu kabul edilerek yapılan incelemede;
1- Sanıklar …, …, …, … hakkında “Görevi Yaptırmamak için Direnme ve Kamu Malına Zarar Verme”, sanık … hakkında “Kamu Malına Zarar Verme” suçundan kurulan hükümlerin yapılan incelemesinde,
Mala zarar verme suçu başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan, söz konusu suç, seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma, yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma, suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir.
Somut olayda; Trafik Tescil Denetleme Büro Amirliğinde polis memuru olarak görev yapan mağdur şikayetçiler … ile …’in polis otosuyla seyir halindeyken sanık …’ın otomobilini trafik kuralı ihlali yaparak kullanması nedeni ile kanuni işlem yapmak için sürücü belgesi ve araç ruhsatı talep ettikleri, bu sanığın polis memurlarına “biz bu semtte, bu mahallede oturuyoruz, siz benden evrak isteyemezsiniz” gibi sözler söylediği, buna rağmen polis memurlarının evrakları aldıkları, bu defa sanığın çağrıları üzerine olay yerine diğer sanıkların geldikleri, sürücü belgesi ile araç ruhsatını geri almak için şikayetçi polis memurlarına saldırdıkları, resmi aracın kapısını açıp evrakları almaya çalıştıkları, polis memurları söz konusu evrakları vermeyince resmi araca tekme ve sopalarla vurarak zarar verdikleri, polis memurlarına tehdit içerikli söylemlerde bulundukları, ardından olaya yardım için gelen diğer polis memurları … ile …’e karşı direndikleri, polis memuru …’ü basit şekilde yaraladıkları, yine aynı boğuşma esnasında sanık …’ın polis memuru Sedat’ın kılıfında taşıdığı demirbaş tabancasını eline alıp havaya birkaç el ateş etmesi şeklinde gerçekleşen eylemlerde, direnme ve mala zarar verme suçlarının oluştuğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Sanıklar …, …, …, … hakkında “direnme” suçundan kurulan hükümde, tek fiille birden fazla kişiye karşı gerçekleşen eylemde, teselsül koşulları bulunduğu halde TCK’nun 43.maddesinin uygulanmaması aleyhe temyiz olmadığından bozma sebebi yapılmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanıklar … ve Hakim müdafii, … müdafii, sanıklar … ve …’ın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün ONANMASINA,
2- Sanık … hakkında Görevi Yaptırmamak İçin Direnme ve Genel Güvenliği Kasten Tehlikeye Sokma suçlarından kurulan hükümlerin yapılan incelemesinde,
A- Sanığın, görevli polis memurlarına karşı cebir ve tehdit kullanarak birden fazla kişi ile birlikte direnme eylemi esnasında direnişin bir parçası olarak, ele geçirdiği görevliye ait tabanca ile havaya doğru yaralama kastı bulunmaksızın birkaç el ateş etmesi biçimindeki eylemiyle birden fazla yasa hükmünü ihlal etmesi karşısında, eylemler bir bütün halinde değerlendirilerek en ağır cezayı gerektiren 5237 sayılı TCK’nın 265/1-3-4 maddesi ile mahkumiyet hükmü kurulması ile yetinilmesi yerine, TCK 265/1-3 maddesinin yanında, aynı Yasanın 170/1-c maddesi ile hüküm kurulması suretiyle fazla ceza tayini,
B- Direnme suçundan kurulan hükümde, tek fiille birden fazla kişiye karşı gerçekleşen eylemde, zincirleme suç hükümlerinin uygulanma koşulları bulunduğu halde TCK’nun 43.maddesi tatbik edilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan,hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK. nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, CMUK 326/son maddesi uyarınca kazanılmış hakkın saklı tutulmasına 04/10/2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.