Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/882 E. 2013/13778 K. 23.09.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/882
KARAR NO : 2013/13778
KARAR TARİHİ : 23.09.2013

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
1-Sanık müdafiinin temyiz istemine ilişkin yapılan incelemede;
Sanık müdafiinin yüzüne karşı tefhim olunan 28/10/2010 tarihli beraat hükmüne yönelik, yasal süresi geçtikten sonra yaptığı, 28/01/2011 havale tarihli dilekçesi ile vaki temyiz talebinin, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 Sayılı CMUK.un 317. maddesi uyarınca REDDİNE
2- Katılan vekilinin temyiz istemine ilişkin yapılan incelemede;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;
Failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Ticarî faaliyeti meslek olarak icra eden kişilerin, güvenilirliğini sağlamak amacıyla, bu suçun, tacir (kişisel olarak ticaretle uğraşan kimseler) veya şirket yöneticisi olan yada şirket adına hareket eden kişilerin ticarî faaliyetleri sırasında işlenmesi, TCK’nın 158/1-h bendinde
Nitelikli hâl kabul edilmiştir. Bu kavramlar Türk Ticaret Kanunun ilgili hükümlerine göre belirlenecektir.
Türk Ticaret Kanunun Madde 14 de, Tacir;
“(1) Kişisel durumları ya da yaptığı işlerin niteliği nedeniyle yahut meslek ve görevleri dolayısıyla, kanundan veya bir yargı kararından … bir yasağa aykırı bir şekilde ya da başka bir kişinin veya resmî bir makamın iznine gerek olmasına rağmen izin veya onay almadan bir ticari işletmeyi işleten kişi de tacir sayılır. “denilmektedir.
Ticaret şirketleri,aynı yasanın Madde 124 de
”(1)Ticaret şirketleri; kollektif, komandit, anonim, limited ve kooperatif şirketlerden ibarettir.
(2) Bu Kanunda, kollektif ile komandit şirket şahıs; anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket sermaye şirketi sayılır” şeklinde tanımlanmıştır.
Kooperatif yöneticilerinin, kooperatifin faaliyeti kapsamında, dolandırıcılık suçunu işlemeleri de nitelikli hâl, kabul edilmiştir. Üye sayısı dolmasına rağmen, üyeliğe kabulün devamından bahsederek üye kayıt edilmiş gibi kişinin parasının alınması bu suç tipine örnek gösterilebilir. Kooperatif yöneticilerinin kimler olduğu 1163 sayılı Kooperatifler kanunun 55 ve devamı maddelerinde tanımlanmıştır.Madde 55-Yönetim Kurulu, kanun ve anasözleşme hükümleri içinde kooperatifin faaliyetini yöneten ve onu temsil eden icra organıdır. Yönetim Kurulu en az üç üyeden kurulur. Bunların ve yedeklerinin kooperatif ortağı olmaları şarttır.Yönetim Kurulu üyeliğine seçilen tüzel kişiler, temsilcilerinin isimlerini kooperatife bildirir.
Bu suçun oluşabilmesi için, Tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin dolandırıcılık suçunu ticari faaliyetleri sırasında işlemiş olmaları gerekir. Keza, kooperatif yöneticilerinin bu nitelikli halden cezalandırılabilmeleri için suçun kooperatifin faaliyeti kapsamında, işlenmesi gereklidir. Bu suçun faili tacir veya şirket yöneticisi yada şirket adına hareket eden kişi yada kooperatif yöneticisi olabilir.
Katılan ile sanığın akraba oldukları, sanığın …’te bulanan …fabrikasının ortağı olduğu, bu şirketin diğer hissedarlarından olan tanık … Çelikkol’un hisselerinin bir kısmının katılana devredilmesi hususunda sanığın vaadde bulunduğu, buna karşılık katılandan 70.000 TL aldığı, tanık … Çelikkol’un hisse devirinden haberdar olmaması nedeni ile bu devrin gerçekleşmediği, ardından sanığın bu defa katılana kendi eşinin payından hisse devri yapacağını vaadettiği, bu nedenle ondan 30.000 TL daha aldığı, buna ilişkin hisse devri ile ilgili işlemler
sırasında şirkete kayyum atandığı, sanığın hisse devrini yapmadığı iddiası ile açılan kamu davasında, mahkemece, katılanın yaptığı ödemelere ilişkin herhangi bir yazılı makbuz ibraz edemediği, basiretli tacir gibi davranmadığı, öte yandan ticaret sicil kayıtlarının herkese açık olduğu, sanığın katılan iradesini fesada uğratacak iğfal kabiliyeti olan, aldatıcı nitelikte harekette bulunmadığı, taraflar arasındaki ihtilafın özel hukuk anlaşmazlığı niteliğinde olduğu, yüklenen suçun yasal unsurlarının oluşmadığı gerekçeleri ile beraat kararı vermesine yönelik kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün ONANMASINA, 23/09/2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.