Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/8726 E. 2014/2261 K. 10.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/8726
KARAR NO : 2014/2261
KARAR TARİHİ : 10.02.2014

Tebliğname No : 15 – 2011/238308
MAHKEMESİ : Üsküdar 2. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 16/02/2011
NUMARASI : 2010/306 (E) ve 2011/81 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Sanığın, Üsküdar Haydarpaşa Numune Hastanesinde tedavi gören akrabalarının işlemleriyle ilgilenmekte olan katılanlar ile tanıştığı, daha önce Numune hastanesinde çalışan bir doktora televizyon hediye ettiğini, kendisinin gümrükçü olduğunu, katılanlara isterlerse elektronik eşyaları ucuza temin edebileceğini söylediği, bunun üzerine katılan Salih’in LCD televizyon, katılan K..M..ın ise cep telefonu istediği, katılanların üzerlerinde para olmadığından ertesi gün buluşmak üzere anlaştıkları, buluştuklarında Salih’in LCD televizyon karşılığı 600 dolar, K..M..’ın ise cep telefonu karşılığı 500 TL parayı sanığa verdikleri ve birlikte Haydarpaşa Gümrük Limanına gittikleri, sanığın siz burada bekleyin, ben eşyaları alıp geleyim diyerek yanlarından ayrılıp gümrük limanına girdiği ve bir daha geri dönmediği, sanığın bu şekilde üzerine atılı dolandırıcılık suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda, sanığın üzerine atılı suçu mahkemede alınan savunmasında ikrar ettiği anlaşılmakla sanık ve katılan beyanları ile tüm dosya kapsamına göre atılı suçun sanık tarafından işlendiği sabit olmakla, mahkemenin dolandırıcılık suçunun oluştuğuna yönelik kabulünde isabetsizlik görülmemiş ve mahkemenin sanığa mahkumiyet kararı verirken gösterdiği gerekçe yasal ve yeterli olduğundan tebliğnamadeki görüşe iştirak edilmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Katılanların alınan beyanlarında, sanık ile ikisinin beraber aynı anda konuştukları ve mal alımı konusunda anlaştıklarını söylemeleri karşısında, aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmiş olması nedeniyle sanık hakkında bir kez ceza verilip 5237 sayılı TCK’nın 43/2. maddesinde düzenlenen zincirleme suç hükümleri uyarınca cezasının artırılması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 10.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.