Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/8716 E. 2014/2225 K. 10.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/8716
KARAR NO : 2014/2225
KARAR TARİHİ : 10.02.2014

Tebliğname No : 15 – 2011/238088
MAHKEMESİ : Kocaeli 3. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 17/02/2011
NUMARASI : 2010/209 (E) ve 2011/75 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.
Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Olay tarihinde İstiklal caddesi üzerinde telefon satın almak amacıyla bir iş yerinin önünde duran şikayetçinin yanına gelen sanığın, elinde bulunan nokia N73 marka cep telefonunu acil olarak satmak istediğini söylediği, şikayetçinin kendine ait Nokia 6630 marka cep telefonu ile 150 TL de para vererek sanığın cep telefonunu satın aldığı; ancak şikayetçinin sonrasında yaptığı araştırmada, sanığın kendisine sattığı cep telefonunun maket olduğunu anladığı, bu şekilde sanığın, şikayetçiye maket telefonu satarak haksız menfaat temin ettiğinin iddia edildiği olayda;
H… Ü.. O…Meslek Yüksekokulu Bilgisayar Teknolojisi ve Programlama bölümünden mezun olan sanığın, sadece yürüme ve konuşma bozukluğunun bulunduğuna dair Doktor L..K..K..Eğitim ve Araştırma Hastanesinin raporunun bulunduğu, fiziki engelinin dışında herhangi bir akıl hastalığının buunduğuna ilişkin doktor raporu veya bu hususta taraflarca öne sürülen bir iddianın söz konusu olmadığı, 5237 sayılı TCK’nın 32.maddesi düzenlemesine göre de; cezai sorumluluğu ortadan kaldıran neden olarak sadece akıl hastalığının belirtilmiş olduğu, fiziki özrün bu kapsamda değerlendirilemeyeceğinin anlaşılması karşısında; bu nedenle bozma isteyen düşünce benimsenmemiştir.
Oluşa, sanığın savunmalarına, şikayetçinin beyanlarına, tanıkların anlatımlarına, teşhis tutanaklarına ve tüm dosya kapsamına göre; şikayetçinin olaydan hemen sonra emniyette verdiği ifadesinde; kendisine maket telefonu satan kişinin, 22-23 yaşlarında uzun boylu, esmer, siyah kısa saçlı, hafif sakallı ve düzgün bir şive ile konuşan erkek bir şahıs olduğunu ve parasını aldıktan sonra koşarak olay yerinden kaçtığını beyan ettiği, ancak yargılanan sanığın %60 oranında konuşma ve yürüme engelinin olduğu, şikayetçinin belirttiği eşgale hiç bir şekilde uymadığı gibi şikayetçinin hiç bir aşamada kendisini dolandıran kişinin engeli olduğundan bahsetmediği, aksine düzgün şive ile konuşan ve koşarak olay yerinden kaçan bir kişi olduğunu belirttiği, şikayetçinin, sanık ile takas ettiğini söyleyerek özelliklerini belirttiği suça konu cep telefonunun nokia 6…marka 3……….. imei numaralı olmasına rağmen, GSM operatörlerinden sorularak sanığın kullandığı belirlenen cep telefonunun ise Nokia N….. marka 3…….. imei numaralı cep telefonu olduğu, suça konu cep telefonunun imei numarasının şikayetçinin ifadesinde belirttiği imei numarasından farklı olarak yazılıp düzenlenen 25.04.2008 tarihli müzekkere ile GSM operatörleri ile yazışma yapılmak suretiyle yargılama konusu olan telefondan başka bir telefonu olaydan sonra kullandığı belirlenen sanığın soruşturmaya dahil edildiği, bu şekilde şikayetçinin dolandırıcılık eylemine konu olmayan ve yargılama konusu ile herhangi bir ilgisi bulunmayan bir telefonu kullandığı tespit edilerek yargılanan ve hayatında Kocaeline hiç gitmediğini belirterek suçlamayı kabul etmeyen sanığın, isnat edilen suçu işlediğine ilişkin somut ve kesin delillerin elde edilemediğinin anlaşılması karşısında; 5271 sayılı CMK’nın 223/2.e maddesi gereğince beraati yerine delillerin takdir ve değerlendirilmesinde yanılgıya düşülmek suretiyle yazılı şekilde mahkümiyetine hükmolunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’ nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 10/02/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.