Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/8683 E. 2014/2184 K. 10.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/8683
KARAR NO : 2014/2184
KARAR TARİHİ : 10.02.2014

Tebliğname No : 11 – 2010/26994
MAHKEMESİ : Bandırma Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 22/07/2009
NUMARASI : 2009/41 (E) ve 2009/143 (K)
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
TCK’nın 158/1-d bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasî parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hâl kabul edilmiştir. Söz konusu kurum yada kuruluşların konumunun suçun işlenmesinde kolaylık sağlayacağı düşüncesi, bu kurum ve kuruluşların bu suçta araç olarak kullanılmasının, ağırlaştırıcı neden olmasını gerektirmiştir. Bu nitelikli halin uygulanabilmesi için, bunların isminin kullanılması yeterli olmayıp maddi varlığının kullanılması gerekmektedir. Araç olarak kullanılma, bu kurum veya kuruluşlara ait yazı veya belgeleri amaç dışı olarak kullanmak şeklinde olabilir. Bu kurumlara ait kimlik belgesinin gösterilmesi,basılı evraklarının, kıyafetlerinin, taşıtlarının kullanılması mağdurda güven oluşumunu sağlayacaktır.
Katılanın, yeni yaptırmış olduğu “G.. B..” isimli gemisine ölçü ve sıfatları itibarı ile uygun bir ruhsat devralmak istemesi üzerine L..E..vasıtasıyla sanığa ulaştığı, 20.000 TL karşılığında sanıkla anlaştığı, ruhsatın alınması ve daha sonra katılana devrinin sağlanması için, katılanın geminin yüzde bir hissesini sanığa devrettiği, sanığın da gemi ruhsatını Bandırma Liman Başkanlığı ve Balıkesir İl Tarım Müdürlüğü nezdinde yapılan resmi işlemler sonucunda aldığı, bu işlemlerden sonra katılanın, sanığı ortaklıktan çıkardığı ve anlaştığı parayı alan sanığın gittiği, daha sonra Samsun Tarım İl Müdürlüğü yapmış olduğu araştırmada, sanığın, “M….” isimli balıkçı gemisine ait ruhsatın yasal olmadan hazırlandığı ve bu nedenle katılana yapılan devrinin de yasal olmadığı, ruhsata esas alınan “tonilato belgesi” ve “denize elverişlilik belgesinin” gerçeği yansıtmadığının bildirilmesi üzerine, Balıkesir İl Tarım Müdürlüğünün, katılana ait geminin ruhsatını iptal ettiği, böylece sanığın kamu kurumunun maddi varlığı olan belgelerde sahtecilik yaparak haksız menfaat temin etmek suretiyle nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda,
1-Gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortaya çıkarılması açısından, sahte olduğu iddia edilen ve ruhsata esas alınan tonilato belgesi ve denize elverişlilik belgesinin aslı ya da onaylı suretinin dosyaya konulması, Samsun Tarım İl Müdürlüğü, Balıkesir Tarım İl Müdürlüğü ve Bandırma Liman Başkanlığı’ndan, ilgili ruhsatın verilmesi ve devredilmesine ilişkin ruhsata esas alınan bütün belgelerin asılları veya onaylı suretlerinin alınarak dosyaya konulması, aynı kurumlardan, belgenin ne şekilde sahte olduğu ve gerçek belgenin bulunup bulunmadığı hususlarının sorulması, sanık aşamalarda değişmeyen ifadelerinde, söz konusu belgelerin tamamının arkadaşı L… E… tarafından hazırlandığını, kendisinin sadece imza attığını belirtmesi karşısında, adı geçen kişinin bilgi sahibi sıfatıyla dinlenerek, sanığın iddialarının sorulması, suça konu belgelerin hazırlanması, ruhsatın alınması, katılana devredilmesi ve katılan aleyhine haksız menfaat temin edilmesi ile ilgisi bulunup bulunmadığının sorulması, ilgili kurumlara yazı yazılarak, belgelerin sanık veya L.. E.. isimli kişiler tarafından hazırlanıp hazırlanmadığının sorulması, işlemi yapan kamu görevlisinin bilgi sahibi sıfatıyla dinlenerek, katılan ve sanığın iddialarının sorulması, belgelerin kim tarafından, kimin talebi üzerine ne şekilde hazırlattırıldığının araştırılması, belgelerin tamamen sahte olması halinde de, gerçeğinin bulunup bulunmadığının tespiti, ilgili belge asılları üzerinde yer alan yazı veya imzaların sanık veya L.. E.. isimli kişilere ait olup olmadığının tespiti için imza incelemesi yaptırılması, resmi belgede sahtecilik suçu nedeniyle ayrı bir dava açıldığı belirtilmekle, ilgili dava dosyasının akıbetinin araştırılması, birleştirilmesinin mümkün olması halinde birleştirilerek delillerin birlikte değerlendirilmesi, aksi halde onaylı suretinin dosya içine konulmasından sonra sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiğinin gözetilmeyerek eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması,
2-Kabule göre de; hapis cezası alt sınırdan tayin edildiği halde adli para cezası belirlenirken yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin, aynı gerekçeyle tam gün sayısının asgari hadden uzaklaşılması suretiyle belirlenerek sanığa fazla ceza tayini,
3-Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 06.04.2010 tarih ve 2010/4-71 Esas, 2010/76 Karar sayılı ilamında belirtildiği gibi; 5237 sayılı TCK’nın 51. maddesiyle, bir infaz kurumu haline getirilip, sadece hapis cezasıyla sınırlı olarak kabul edilen ertelemede, maddenin 3. fıkrası uyarınca mahkemece bir deneme süresinin belirlenmesi zorunlu olup, bu sürenin belirlenmemesi veya eksik belirlenmesinin, aleyhe bozma yasağı kapsamında değerlendirilemeyeceği ve denetim süresinin mahkûm olunan hapis cezası süresinden az olamayacak şekilde belirlenmesi gerektiğinden hareketle, somut olayda anılan emredici düzenlemeye aykırı olacak şekilde, mahkemece sonuç olarak 1 yıl 8 ay hapis cezası verilen sanık hakkında 1 yıl denetim süresi belirlenmesi,
4-5237 sayılı TCK’nın 51. maddesine göre sadece hapis cezasının erteleneceği gözetilmeden, sanığın cezasının ertelenmesine denilmek suretiyle, para cezasının da ertelenmesine karar verilmiş olması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, aynı Kanun’un 326/son maddesi uyarınca sonuç ceza miktarı yönünden sanığın kazanılmış haklarının saklı tutulmasına, 10/02/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.