Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/8660 E. 2014/2409 K. 11.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/8660
KARAR NO : 2014/2409
KARAR TARİHİ : 11.02.2014

Tebliğname No : 11 – 2010/20125
MAHKEMESİ : Zonguldak 2. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 30/06/2009
NUMARASI : 2008/225 (E) ve 2009/144 (K)
SUÇ : Kamu kurum ve kuruluşlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
TCK’nın 158/1-d bendinde belirtilen kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasî parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunun işlenmesi nitelikli hâl kabul edilmiştir. Söz konusu kurum yada kuruluşların konumunun suçun işlenmesinde kolaylık sağlayacağı düşüncesi, bu kurum ve kuruluşların bu suçta araç olarak kullanılmasının ağırlaştırıcı neden olmasını gerektirmiştir.
Bu nitelikli halin uygulanabilmesi için, bunların isminin kullanılması yeterli olmayıp maddi varlığının kullanılması gerekmektedir. Araç olarak kullanılma, bu kurum veya kuruluşlara ait yazı veya belgeleri amaç dışı olarak kullanmak şeklinde olabilir. Bu kurumlara ait kimlik belgesinin gösterilmesi, basılı evraklarının, kıyafetlerinin, taşıtlarının kullanılması mağdurda güven oluşumunu sağlayacaktır.
Sanık A.. Ç..’ın, adına kayıtlı …..plaka sayılı aracı 25/12/2005 tarihli oto satış sözleşmesi ile 6.000 TL karşılığında katılana sattığı, devir işlemlerinin yapılabilmesi için R.. Ş.. ve katılanın oğlu olan A..A..’ı yetkili kıldığı 03/01/2006 tarihli vekaletname ile aracın ruhsatını verdiği, aracın devir işlemleri henüz yapılmadan sanık İ.. A.. ile birlikte, İ.. A..’in alacaklı kendisinin borçlu olarak göründüğü, 8.500,00 TL bedelli, 06/09/2005 düzenleme, 09/05/2006 ödeme tarihli borç senedini muvazaalı olarak düzenledikleri, sanık İ.. A..’in senedi Ş.. A..’e ciro etmesinden sonra, Ş..A..’in bu senede istinaden vekili aracılığıyla ihtiyati haciz talebinde bulunduğu, Zonguldak 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 11/05/2006 tarih ve 2006/20 değişik iş sayılı kararıyla sanık A.. Ç..’ın taşınır, taşınmaz malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarının borca yeter miktarı üzerine ihtiyati haciz konulmasına karar verildiği, ayrıca sanık Alparslan aleyhinde Zonguldak 2. İcra Müdürlüğü’nün 2006/1468 sayılı icra dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığı, alacaklı Ş..A.. vekilinin, 12/05/2006 tarihinde bahse konu .. plakalı aracın kayden haczi ve trafikten men’i ile yakalanması için müzekkere yazılmasını talep etmesi üzerine, talep yönünde Emniyet Müdürlüğü Trafik Tescil Şube Müdürlüğü’ne yazı yazıldığı, aracın 16/08/2006 tarihinde yakalanarak trafikten men edildiği ve otopark görevlisi U..K..’ya yediemin olarak teslim edildiği, sanık Alparslan’ın, 14/11/2006 tarihinde Zonguldak 1. Noterliği’nin 21333 yevmiye nolu vekaletnamesi ile bahse konu araç için A..A.., İ..A.., Al..B..’ı birlikte ve ayrı ayrı vekil tayin etmesinden sonra alacaklı vekili Av. M.. A..’ın 15/11/2006 tarihinde bahse konu aracın yediemin değişikliği yapılarak sanık İ.. A..’in kardeşi A..A..’e teslimine karar verilmesini ve takipten feragat ettiklerini bildirerek dosyanın işlemden kaldırılmasını talep edildiği, Zonguldak 2. İcra Müdürlüğü’nce aynı tarihte talep gibi işlem yapılmasına karar verildiği ve dosyanın işlemden kaldırıldığı, 16/11/2006 tarihinde sanık A.. Ç.. adına zayiden trafik tescil belgesi çıkarılmasından sonra 17/11/2006 tarihinde aracın M..T.. isimli kişiye satıldığı, sanıkların bu şekilde üzerlerine atılı dolandırıcılık suçunu işledikleri iddiasıyla yapılan yargılama sonucunda; sanık İ..A..’in savunmalarında, galericilik yaptığını, suça konu aracı 7.500 TL karşılığında sanık A.. Ç..’a sattığını ve karşılığında senet aldığını, satışı vadeli olarak yaptıklarını, A.. Ç..’ın 3.000 TL civarında ödeme yaptığını, geri kalan kısmı ise ödemediğini, bunun üzerine kendisinin de senedi avukatı aracılığıyla icraya koyduğunu ve A.. Ç..’a satılması nedeniyle .. plaka numarasını alan aracı icra yoluyla bağlattıklarını, katılandan aracın ruhsatını istediğinde ruhsatın kendisinde olmadığını söylemesi üzerine, Alparslan’ın zayiden yeni ruhsat çıkardığını ve bu ruhsatla aracı kardeşi A..A..’in üzerine sattıklarını,
iddia edildiği gibi muvazaalı bir senet düzenlemediklerini beyan etmesi, sanık A.. Ç..’ın ise, .. palaka sayılı aracı sanık İhsan’dan satın aldığını, parasının bir kısmını peşin verdiğini, bir kısmını da senet yaparak borçlandığını, daha sonra aracı katılana sattığını ve parasını aldığını, devir işlemleri için vekalet ve ruhsatı da katılana verdiğini, İ.. A..’e olan borcunu ödeyip senetlerini aldığını, araçla ilgili yeniden ruhsat çıkarmadığını ve aracı noter aracılığıyla yeniden satmadığını, borcu nedeniyle İhsan’ın yanına gittiğinde, İhsan’ın kendisine bir takım kağıtlar imzalattığını, bu kağıtlar içinde 14/11/2006 tarihli vekaletname olup olmadığını bilmediğini, birlikte notere de gittiklerini ve İhsan’ın kendisine imza at dediği yere bilmeden imza attığını beyan etmesi, sanık Alparslan’ın aracı katılana satıp satış yetkisi içeren vekaleti verdiği 03/01/2006 tarihinden dört ay geçmesine rağmen katılanın aracın devrini üzerine almaması, diğer sanık İhsan’ın bu dört aylık süreden sonra 09/05/2006 tarihinde Alparslan’dan olan alacağı için ihtiyati haciz talebinde bulunması, takibe konulan senetle ilgili olarak hukuk mahkemesinde muvazaa ile ilgili bir iddianın ileri sürülmemesi karşısında, sanıkların dolandırıcılık kastı ile hareket ettiklerine dair, savunmalarının aksine her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatlarına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde mahkumiyetlerine hükmolunması,
Bozmayı gerektirmiş, Cumhuriyet savcısı, sanık İ.. A.. müdafii ve sanık A.. Ç..’ın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu nedenle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 11/02/2014 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.