Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/8636 E. 2014/2302 K. 10.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/8636
KARAR NO : 2014/2302
KARAR TARİHİ : 10.02.2014

Tebliğname No : 11 – 2010/16075
MAHKEMESİ : Kadıköy 5. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 09/07/2009
NUMARASI : 2007/116 (E) ve 2009/1484 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Mağdurun işyerinde bulunduğu sırada sanığın dükkâna müşteri olarak girdiği ve beğendiği bir adet kazak ile pantolonun fiyatını sorduğu, 50,00 TL tuttuğunu söyleyen mağdura “Burası Leyla hanımın yeri değil mi” diyerek mağdurun eşinin adını söylediği ve birilerini telefonla aramış gibi yaparak Türkiye’de fiyatların çok pahalı olduğunu, Avustralya’nın daha ucuz olduğunu söyleyip telefonu kapattıktan sonra, mağdurdan indirim yapmasını istediği, mağdurun bu kez 40,00 TL demesi üzerine sanığın mağdura yanında 100 Avustralya doları olduğunu ve bunun 126 TL yaptığını söyleyerek parayı verdiği ve 85.000 TL para üstü aldığı, mağdurun suça konu parayı dövizciye götürdüğünde bu paranın tedavülden kalkmış olan Arjantin doları olduğunu öğrendiği anlaşıldığından, sanığın eyleminin dolandırıcılık suçunu oluşturduğuna dair mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1-Sanığın istinabe yoluyla alınan savunmasında, mağdurun tüm zararını karşıladığını söyleyerek bu hususun mağdurdan sorulmasını talep etmesi ve mağdurun da şikayetçi olmadığını belirtmesi karşısında; mağdurun duruşmaya çağrılarak kendisine ödeme yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise ne kadarının ödendiği, kısmi ödeme söz konusu ise, etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasına rızasının bulunup bulunmadığının sorulması ile sanığın etkin pişmanlık gösterip göstermediği hususların araştırılarak, 5237 sayılı TCK’nın 168.maddesinde düzenlenen “etkin pişmanlık” hükmünün uygulanıp uygulanmayacağının değerlendirilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi,
2-Sanık hakkında hapis cezası yanında belirlenen 60 gün adli para cezasının günlüğünün 20 TL’den çevrilmesine rağmen, sonuç olarak 1.200,00 TL yerine, 1.600,00 TL’ye hükmolunması suretiyle sanığa fazla ceza tayin edilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 10.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.