YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/8425
KARAR NO : 2014/2507
KARAR TARİHİ : 12.02.2014
Tebliğname No : 11 – 2010/28092
MAHKEMESİ : Adana 2. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 10/09/2009
NUMARASI : 2009/87 (E) ve 2009/325 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılan hilenin şekli,kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Sanık C.. U..’un oğlu E… U..’un işyerinde çalıştığı ve oğlunun katılana olan borcuna karşılık oğlu E.. U..’a ait 6700 TL tutarlı çeki kendi imzasıyla keşide edip, kendi adı ve soyadını yazıp imzalayarak ciro etmek suretiyle katılana verdiği olayda;
E.. U..’un alınan beyanlarında bu işlemin rızası dahilinde yapıldığını ifade etmesi, katılanın adı geçenleri suç tarihi öncesinde tanıdığını, sanığın suça konu çeki “oğlumun çekidir” diyerek imzalayıp kendisine verdiğini beyan etmesi ve borç inkarında da bulunmaması karşısında atılı suçun unsurlarının ne şekilde oluştuğu hükmün gerekçesinde yeterince tartışılmadan ve ayrıca soruşturmaya esas 26.09.2008 havale tarihli şikayet dilekçesinde suça konu çekin borca karşılık verildiğinin beyan edilmesi karşısında; suça konu çekin önceden doğmuş borç nedeniyle katılana verilmiş olması halinde dolandırıcılık suçunun unsurları itibariyle oluşmayacağı gözetilerek bu hususun araştırılıp tereddüte yer vermeyecek biçimde ortaya konulmasından sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik soruşturma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 12.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.