Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/8406 E. 2014/2206 K. 10.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/8406
KARAR NO : 2014/2206
KARAR TARİHİ : 10.02.2014

Tebliğname No : 11 – 2010/21414
MAHKEMESİ : Antalya 1. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 26/06/2009
NUMARASI : 2007/346 (E) ve 2009/270 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.
Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Somut olayda; sanıkların olay tarihinde birlikte hareket ederek, katılanın oto pazarında satışa çıkardığı aracına alıcı olup pazarlık yaparak 19.000 TL bedelle almak için anlaştıkları, noter satışı için buluştuklarında müştekiye parayı bankada ödeyeceğiz diye ikna edip ödeme yapmadan Hasan adına noterden aracın satışını yaptıkları, peşinden parayı ödeyelim diyerek birlikte bankaya gittikleri, Ali’nin aracı park edeyim diye ayrılmasından sonra Hasan’ın ise bankadan sıra numarası alıp oradan uzaklaşması şeklinde gerçekleşen olayda, sanıkların eyleminin dolandırıcılık suçunu oluşturduğuna dair mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine;
Ancak,
Dosya içeriği ve tanık avukat K..Ç..’in beyanlarına göre sanıkların, suça konu aracı rızaen, bizzat pişmanlık göstererek iade etmeyip, haklarında şikayet olduğunu öğrendikten sonra ve 3.000. TL para alma karşılığında, bıraktıklarının anlaşılması karşısında TCK’nın 168. maddesinin uygulama koşullarının bulunmadığı gözetilmeden, yazılı şekilde uygulama yapılarak eksik ceza tayin edilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık A.. H.. ve Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 10/02/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.