Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/8324 E. 2014/1898 K. 05.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/8324
KARAR NO : 2014/1898
KARAR TARİHİ : 05.02.2014

Tebliğname No : 11 – 2010/14542
MAHKEMESİ : Karşıyaka 1. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 03/06/2009
NUMARASI : 2009/30 (E) ve 2009/242 (K)
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;
Failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de; “Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de, birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının, özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin, kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır.
Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır.
Bilişim sisteminden maksat, verileri toplayıp, yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü, yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle, klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır.
Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için, dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların, ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.
Somut olayda; sanık İ.. K..’un, 2007 yılı Mayıs ayı içerisinde uzaktan akrabası katılan T.. U..’ı cep telefonundan arayarak; Beko firmasında çalıştığını, çalışanların her yıl indirimli televizyon satın alma haklarının olduğunu, bu yıl ihtiyacı olmadığını, isterse kendisinin yerine satın alabileceğini söylediği, T.. U..’ın, bu fikri arkadaşı katılan B.. Y.. ve kuzeni H.. G.. ile paylaştığı, katılanların aralarında 3 adet B.. plazma tv, bir adet N.. D..fotoğraf makinası ve bir adet S.. projeksiyon makinası satın almayı kararlaştırdıkları, bu taleplerini sanığa iletmeleri üzerine; sanığın, para gönderilmesi için arkadaşı tanık M.. K..’ün hesap numarasını katılan T.. U..’a bildirdiği, katılan T.. U..’ın, M.. K..’ün hesabına 11.06.2007 tarihinde 1.900 TL ve 2.850 TL olmak üzere iki kez internet bankacılığı aracılığıyla para gönderdiği, yine alınacak elektronik malzemeler karşılığında 15.06.2007 tarihinde tanık E..P..’nın katılan T.. U..’a olan borcuna karşılık 1.420 TL’yi sanık İ.. K.. adına bulunan hesaba internet yolu ile havale ettiği, yine katılan H.. G..’in alınacak elektronik malzemeler karşılığında 18.06.2007 tarihinde kendi hesabından sanık İ.. K..’un hesabına 2.010 TL’yi internet yolu ile havale ettiği, böylece katılanların, sanığa 11.06.2007 tarihinde iki kez, 15.06.2007 tarihi ve 18.06.2007 tarihinde yapılan havaleler karşılığında toplam 8.180 TL para gönderdikleri, sanığın gönderilen bu paraları ilgili hesaplardan çektiği, katılanları mesajlar ve telefon görüşmeleri ile yaklaşık 3-4 ay oyaladığı, sanığın, katılanlardan aldığı parayı iade etmediği, böylece sanığın İzmir ilinde Beko firmasında çalışmadığı halde telefonla katılan T.. U..’ı arayarak Beko’da çalıştığından dolayı her yıl indirimli ürün alma hakkının olduğunu söyleyerek yaptığı hileli davranışları ile haksız menfaat elde etmek amacı ile T.. U..’ı aldattığı, sanığın katılanlardan T.. U.. dışındaki B.. Y.. ve H.. G..’i tanımadığı, bu katılanlara yönelik doğrudan hileli bir davranışının bulunmadığı, sanığın, doğrudan katılan T.. U.. ile görüştüğü, sanığın T.. U..’ın akrabası olması nedeni ile diğer katılanlar tarafından T.. U.. aracılığıyla sanığa para gönderildiği, dolayısıyla sanığın T.. U..’a yönelik birden fazla zincirleme şekilde dolandırıcılık suçunu işlediğine, her bir katılana karşı ayrı ayrı dolandırıcılık suçunun unsurlarının oluşmadığına yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Dolandırıcılık suçunda unsur olan hilenin kullanılmasından sonra, paranın banka aracılığı ile sanığa gönderilmesi eyleminde, hilenin gerçekleşmesinde ödeme aracı durumunda bulunan bankanın rolünün bulunmadığı dikkate alınarak, 5237 sayılı TCK’nın 158/1-f maddesi kapsamında bankanın araç olarak kullanılması suçunun oluşmayacağı, eylemin aynı yasanın 157/1. maddesinde düzenlenen dolandırıcılık suçunu oluşturacağı gözetilmeden, suç vasfında yanılgıya düşülmek suretiyle sanık hakkında, aynı yasanın 158/1-f, son maddesi uygulanarak fazla ceza tayini,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 05.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.