Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/8221 E. 2014/1313 K. 28.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/8221
KARAR NO : 2014/1313
KARAR TARİHİ : 28.01.2014

Tebliğname No : 11 – 2010/291274
MAHKEMESİ : İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 30/04/2010
NUMARASI : 2009/216 (E) ve 2010/188 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.
Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de; “Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de,birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının, özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin, kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır.
Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır.
Bilişim sisteminden maksat, verileri toplayıp, yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü, yeni ticari ilişkiler, İnternet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle, klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır.
Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için, dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten süjelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların, ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.
Sanıkların,…Tekstil Ürünleri San. ve Dış Tic. Ltd. Şti.’nin müştereken temsile yetkili oldukları ve çekleri çift imza ile imzalamaları gerektiğini bildikleri halde katılan şirkete sanık Erdal’ın tek imzalı olarak çeki keşide edip keşideci imzası eksikliği nedeniyle çeke ödemeden men talimatı verdikleri şeklinde gerçekleştiği iddia edilen olayda gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortaya çıkarılması bakımından; katılan şirket temsilcisinin mahkemede verdiği ifadesinde suça konu çeki sanık Erdal’dan aldığını ve sanıkların şirketleriyle iş yaptıkları tek imza ile düzenlenmiş çeklerin kendilerine verildiğinde mal verdiğini açıklaması karşısında bu kişiden, çeklerin çift imza ile imzalanması gerektiğinden haberdar olup olmadığı sorulup çift imza ile çekler de mal verilip verilmediği araştırılarak ödemeden men talimatını veren şirket adına imza atan kişinin sanık olup olmadığının tespiti ile katılanın dinlenmesi çekin verildiği tarihte M.. K..’ın görevli olup olmadığının tespit edilerek mal alımına muhatap olmayan, ödemeden men talimatını veren kişi olmadığı dosya kapsamı ile belirlenen sanığın suça ne şekilde katıldığı denetime izin verecek şekilde açıklanmadan ve mal alış verişinin katılan tarafından tek imza ile de kabul edilmesi halinde dolandırıcılık suçunun ne şekilde oluştuğu açıklanarak sonucuna göre sanıkların hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde eksik incelemeyle mahkumiyet kararı verilmesi,
Kabule göre de;
Sonuç adli para cezası belirlenmesi gerekirken, yazılı şekilde nitelikli dolandırıcılık suçundan doğrudan haksız elde olunan yararın iki katı esas alınmak suretiyle adli para cezasının tayini,
Bozmayı gerektirmiş, sanıkların temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 28/01/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.