Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/8095 E. 2014/1939 K. 05.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/8095
KARAR NO : 2014/1939
KARAR TARİHİ : 05.02.2014

Tebliğname No : 11 – 2010/15267
MAHKEMESİ : Adana 2. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 28/04/2009
NUMARASI : 2008/351 (E) ve 2009/155 (K)
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;
Failin bir kimseyi,kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Hile nitelikli bir yalandır.Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır.Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir.Maddenin gerekçesinde de; “Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de, birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir.Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının, özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin, kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır.
Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır.
Bilişim sisteminden maksat, verileri toplayıp,yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü, yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle, klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır.
Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için, dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların, ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamıyacaktır.
Hepsiburada.com adlı internet sitesine a…/…….@h…….adresinden girerek üye olduktan sonra aynı gün iki adet cep telefonu siparişi veren sanığın, sipariş formunu doldururken katılanın adını, adres ve telefon olarak kendisine ait bilgileri yazdığı, katılana ait olmayan kredi kartından sanal post cihazı ile işlem yapıldıktan sonra siparişlerin bildirilen adrese gönderildiği, sanığın kargo görevlisine kendisini M.. K.. olarak tanıttıktan sonra kimlik görmek istediğini söyleyen kargo görevlisine katılana ait sürücü belgesini verdiği, sürücü belgesindeki bilgiler ile sipariş üzerindeki bilgilerin birbirini tutması üzerine görevlinin teslimat fişi düzenleyip kargoyu sanığa teslim ettiği, ilgili banka şubesi tarafından kredi kartı sahibinin itiraz ettiğini söyleyerek söz konusu siteye durumun bildirildiği ve ödemenin yapılmadığı, site görevlisi tarafından aranan katılanın sipariş vermeyip kargodan da gönderi teslim almadığını beyan ettiğinin anlaşıldığı olayda, suç vasfının tayini ile maddi gerçeğin şüpheye yer bırakmayacak şekilde açığa çıkarılması bakımından sanal post cihazı ile işlem yapılan kredi kartının kime ait olduğu tespit edilip beyanı alınarak suça konu eylemle ilgili ödeme yapılıp yapılmadığı, durumun nasıl ve hangi aşamada fark edildiği hususu araştırıldıktan sonra sanığın hukuki durumu değerlendirilerek eyleminin TCK’nın 245/1-3 maddesinde düzenlenen banka ve kredi kartlarının kötüye kullanılması suçunu oluşturup oluşturmayacağının değerlendirlmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 Sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 Sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 05.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.