Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/7523 E. 2014/555 K. 20.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/7523
KARAR NO : 2014/555
KARAR TARİHİ : 20.01.2014

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık
HÜKÜM : Mahkumiyet

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli,olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Katılanın, HSBC Bankası’na para yatırıp çıktıktan sonra, sanıkların katılanı takip etmeye başladıkları, katılanın yanına yaklaşan sanık …’nin “amca bir dakika yardımcı olur musun, ben Erzurum’dan geldim, aracım yolda kaza yaptı, bu saati nerede satabilirim” dediği, katılanın, sarraflara satabileceğini söylediği, o esnada diğer sanık …’nun gelerek “bu adamı sakın bir yere götürme, bu saatin değeri 35.000 TL değerindedir, saati biz alacağız“ diyerek, katılan ve sanık … ile birlikte yürümeye başladığı, bir süre sonra kimliği tespit edilemeyen üçüncü bir kişinin, katılanın yanına gelerek “hemşerim sakın bu adamı bir yere salma, ben kuyumcudan geliyorum, kuyumcu hacı dayı cenazeye gitmiş, yarım saat sonra gelecek saati bozduracağız” dediği, bu şekilde bir süre yürüdükten sonra sanık …’in “dayı bu saati sana satayım, üzerinde para varsa“ dediği, katılanın “üzerimde 500 TL para var” diye karşılık verdiği, sanığın “yalan söyleme, sende para çoktur” diye söylediği, bunun üzerine katılanın de “evet, başkasına ait hayvanları sattım, 6.000 TL para elimde var” diye söylediği, aynı sanığın, “sen o parayı bana ver,

Bu saati de bozdur, bir kısmını da Cami ve Çocuk Esirgeme Kurumu’na benim adıma bağışla” diye söylediği, sanıkların, saatin altın saat olduğu ve değerli olduğu konusunda katılanı inandırttıkları için katılanın da, aslında değersiz olan saati 6.000 TL’ye aldıktan sonra sanıkların olay yerinden uzaklaştığı, katılanın saati kuyumcuya götürdüğünde 5 TL değerinde saat olduğunu öğrendiği, katılanın sanıkları teşhis ettiği, böylece sanıkların dolandırıcılık suçunu işlediklerinin iddia edildiği olayda,
1-Sanık … hakkında verilen mahkumiyet kararına yönelik temyiz incelemesinde;
Sanık ve katılan ifadeleri, teşhis tutanakları ve görüntü kayıtları ile tüm dosya kapsamına göre, suçun sanık tarafından işlendiği sabit olmakla, bu gerekçelere dayanan mahkemenin kararında bir isabetsizlik bulunmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA,
2-Sanık … hakkında verilen mahkumiyet kararına yönelik temyiz incelemesinde;
Sanık ve katılan ifadeleri, teşhis tutanakları ve görüntü kayıtları ile tüm dosya kapsamına göre, suçun sanık tarafından işlendiği sabit olmakla, bu gerekçelere dayanan mahkemenin kararında bir isabetsizlik bulunmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, Ancak;
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 2012/3-153 Esas ve 2012/179 Karar sayılı kararında da vurgulandığı üzere, tekerrüre esas oluşturacak nitelikte hükümlülüğü bulunan sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 58. maddesinde düzenlenen ve güvenlik tedbirleri arasında sayılan tekerrür hükümlerinin uygulanmasını gerektiren durumun, ilk defa duruşmada ortaya çıkan bir hal olmadığı, tekerrür hükümlerinin, önceden işlenen suçtan dolayı verilen hükmün kesinleşmesinden sonra yeni bir suçun işlenmesi halinde uygulandığı, buna göre, sanığın, önceden işlediği bir suçtan dolayı hakkında bir mahkumiyet kararı verildiğini ve bu kararın kesinleştiğini, kısacası sabıkalı olduğunu bildiğinin kabul edilmesi gerektiği dikkate alınarak, sorgusu yapılan sanığın yüzüne karşı adli sicil kaydının okunmuş olması halinde, yukarıda belirtilen gerekçeler doğrultusunda, ayrıca TCK’nın 58. maddesi gereğince ek savunma verilmesinin gerekmediği, somut olayda ise, 21/03/2011 günlü talimat duruşmasında, sorgusu yapılan sanığın adli sicil kaydının okunmadığının anlaşılması karşısında, sanığa, adli sicil kaydının okunup diyecekleri sorulmadan ve adli sicil kaydında yer alan tekerrüre esas ilamın kendisine ait olup olmadığı yönünde ek savunma hakkı tanınmadan hüküm kurmak suretiyle 5271 sayılı CMK’nın 226. maddesine muhalefet edilmesi,

Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 20/01/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.