YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/7492
KARAR NO : 2014/551
KARAR TARİHİ : 20.01.2014
Tebliğname No : 11 – 2010/329493
MAHKEMESİ : Bolvadin Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 22/06/2010
NUMARASI : 2009/292 (E) ve 2010/202 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.
Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Sanığın, 2005 yılı Ağustos ayı içerisinde katılana ait biçer döverde şoför olarak çalışarak, .. K.. köyünde bulunan tanıklar C.. Y.. ve A.. B..’nın ekinlerini biçtiği, A.. B..’nın ekinlerini biçtiğinin ertesi günü, sanığın, A.. B..’nın yanına gelip mazot alacağını söyleyerek biçer döver ücreti olarak 100TL para aldığı, 12.08.2006 tarihinde ise, tanık C.. Y..’ı telefon ile arayarak ve yolda kaldıklarını söyleyerek ekin parasını havale etmesini istediği, tanığın da arkadaşı İsmail Zühtü Parakazan’ı arayarak Bolvadin dışında olması nedeni ile sanık adına …Bankası şubesine 100 TL havale göndermesini istediği, bu kişinin, sanığın ismine arkadaşı C.. Y.. adına 100 TL para gönderdiği, daha sonra katılanın, ekin paralarını toplamak üzere Bolvadin’e geldiğinde, sanığın, paraları tahsil ettiğini öğrendiği, böylece sanığın tanıklar A.. B.. ve C.. Y..’dan para toplama yetkisi olmadığı halde, hileli davranışla katılan aleyhine haksız menfaat temin etmek suretiyle zincirleme dolandırıcılık suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda,
1-Dolandırıcılık suçunu malvarlığına karşı işlenen diğer suç tiplerinden farklı kılan husus, aldatma temeline dayanan bir suç olmasıdır. Birden çok hukuki konusu olan bu suç işlenirken, sadece malvarlığı zarar görmemekte, mağdurun veya suçtan zarar görenin iradesi de hileli davranışlarla yanıltılmaktadır. Madde gerekçesinde de, aldatıcı nitelik taşıyan hareketlerle, kişiler arasındaki ilişkilerde var olması gereken iyiniyet ve güvenin bozulduğu, bu suretle kişinin irade serbestisinin etkilendiği ve irade özgürlüğünün ihlâl edildiği vurgulanmıştır. Somut olayda, sanığın, sanığın, biçerdöverle çalışma nedeniyle aslında işverenine verilmesi gereken paraları tanıklardan para aldığı, bu parayı alırken, kimlik bilgisi ve adresi konusunda tanıkları yanıltmadığı ve tanıkların denetim olanağını ortadan kaldıracak şekilde hileli bir davranışının bulunmadığı, tanıkların, sanığın, biçerdöverin şoförü olduğunu bildikleri, sanığın, parayı isterken, kendisini başka biri gibi ya da katılan olarak tanıtmadığı, sanığın da, bu paraları, biçerdövere mazot almak için istediğini, daha sonra paranın, kendi işçilik alacağına mahsup edildiğini belirttiği, sanığın, katılan adına para toplama yetkisinin bulunmadığı da dikkate alınarak, eylemin, sanıkla katılan arasında hukuki ihtilaf mahiyetinde olduğu, bu nedenlerle dolandırıcılık suçunun yasal unsurlarının oluşmadığı anlaşılmakla, 5271 sayılı CMK’nın 223/2-a maddesi gereğince sanığın beraatine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi,
2-Kabule göre de; hapis cezası alt sınırdan tayin edildiği halde adli para cezası belirlenirken yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin, aynı gerekçeyle tam gün sayısının asgari hadden uzaklaşılması suretiyle belirlenerek sanığa fazla ceza tayini,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 20/01/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.