Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/7485 E. 2014/566 K. 20.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/7485
KARAR NO : 2014/566
KARAR TARİHİ : 20.01.2014

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık
HÜKÜM : Mahkumiyet

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Sanığın, kimliği tespit edilemeyen arkadaşı ile birlikte katılanın yanına geldiği, katılana ne iş yaptığını sorduklarında, katılanın, inşaat işi ile uğraştığını söylediği, bunun üzerine sanığın, bir bahçe işleri olduğunu, bu iş karşılığında 300 TL vereceğini önerdiği, katılanın teklifi kabul etmesi üzerine bu kez üzerinde 500 Euro bulunduğunu, bozuk parası bulunmadığını söyleyip paranın üstünü istemesi üzerine katılanın 600 TL para üstünü temin edip sanığa verdiği, bu kez sanığın, eşinin 500 Euro parayı getirmesi için telefonla bir yeri araması gerektiğini söyleyip katılanın telefonunu istediği, sanığın, telefonla görüşürken, katılana, eşinin 500 Euro’yu kendisine vereceğini söyleyip, onu bir adrese gönderdiği, fakat gönderdiği yerde

sanığın eşinin oturmadığını öğrenen katılanın tekrar geriye geldiğinde sanık ve arkadaşının ortadan kaybolduğunu gördüğü, sanığın, bu şekilde katılanın cep telefonunu ve 600 TL parasını almak suretiyle haksız menfaat temin ederek dolandırıcılık suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda, sanık ve katılan ifadesi, yapılan teşhisler ve tüm dosya kapsamına göre, suçun sanık tarafından işlendiği sabit olmakla bu gerekçelere dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanık müdafiinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, Ancak;
Hapis cezası alt sınırdan tayin edildiği halde adli para cezası belirlenirken yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin, aynı gerekçeyle tam gün sayısının asgari hadden uzaklaşılması suretiyle belirlenerek sanığa fazla ceza tayini,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK’nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA; fakat, bu aykırılığın yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanun’un 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; hüküm fıkrasından, adli para cezasının uygulanmasına ilişkin olarak sırasıyla ”30 gün”, ”25 gün” ve ”500 TL” adli para cezası terimlerinin tamamen çıkartılarak yerine, sırasıyla ” 5 gün” , ”4 gün” ve ”80TL ” adli para cezası ibaresinin eklenmesi suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 20/01/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.