YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/7477
KARAR NO : 2014/829
KARAR TARİHİ : 22.01.2014
Tebliğname No : 11 – 2010/317896
MAHKEMESİ : Çanakkale Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 22/04/2010
NUMARASI : 2010/72 (E) ve 2010/137 (K)
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de; “Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de, birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının, özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin, kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır.
Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır.
Bilişim sisteminden maksat, verileri toplayıp, yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü, yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle, klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır.
Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için, dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların, ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.
Sanık N.. K..’nın katılanlara büyükbaş hayvanlarını satıp satmayacaklarını sorduğu, aralarında yaptıkları pazarlık sonucu, sanık ile katılanların 12 adet büyükbaş hayvanın 11.200 TL bedelle satın alması konusunda anlaştıkları, sanığın katılanlara çek verebileceğini söylediği, katılan İ.. S..’nun, sanığın verdiği keşide yeri Şanlıurfa olan, 10.05.2006 tarihli, 12.750 TL bedelli, Halk Bankası Şanlıurfa Şubesi’ndeki M.. G… adına olan 9..2 nolu hesabına ait hamiline çeki aldığı ve üzerine adını, soyadını yazıp imzalayarak ciro ettiği, 15.05.2006 tarihinde çeki Lapseki …bankasına tahsil için götürdüğünde, bankaca çekteki imzanın keşideciye ait olmaması nedeni ile işlem yapılmadığı, suça konu çekin Şanlıurfa’da hesap sahibi gözüken M. G..’ın kimlik bilgileri kullanılarak açılan banka hesabınaait düzenlenmiş sahte çek olduğunun tespit edildiği olayda; dosyada mevcut Şanlıurfa Cumhuriyet Başsavcılığı’na ait 28.05.2008 tarih ve 2008/167 numaralı iddianameye göre; aynı çek hakkında E.. A.. isimli şüpheli hakkında dolandırıcılık ve sahtecilik suçlarından açılmış bir kamu davası bulunup bahsi geçen davanın Şanlıurfa 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 2008/140 esas nolu sırada görülmekte olduğu, yine iddianame içeriğine göre sanık hakkında iş bu dosyanın katılanı olan N.. S..’na yönelik eylemi nedeniyle dahi açılmış bir dava bulunduğu, ve iki dosya arasında hukuki ve fiili irtibat bulunduğunun anlaşılması karşısında; öncelikle eğer mümkün ise bahsi geçen kovuşturmaların birleştirilmesi aksi halde söz konusu dava dosyasının celbi ile denetime olanak sağlanması bakımından ilgili dava dosyasının aslı ya da onaylı suretinin dosya içerisine konulup, E. A.. ile sanık N.. K..’nın yüzleştirilerek sanık Nail’in beyanlarında geçen ve suça konu çeki aldığını savunduğu “Hüsnü” isimli şahsın E. A.. isimli şahıs olup olmadığının belirlenerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik soruşturma ile yazılı şekilde hüküm tesisi,
Kabule göre de; sanık hakkında temel ceza belirlenerek tespit edilen gün para cezası üzerinden TCK’nun 62. maddesi uyarınca indirim yapılıp TCK’nun 52/2. maddesi gereğince belirlenen 20 TL üzerinden sonuç adli para cezasının belirlenmesi gerekirken 5237 sayılı TCK’nın 61/8 maddesine aykırılık oluşturacak şekilde ve yazılı biçimde uygulama yapılarak fazla ceza tayini,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 22.01.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.