YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/7410
KARAR NO : 2014/1291
KARAR TARİHİ : 28.01.2014
Tebliğname No : 11 – 2010/308895
MAHKEMESİ : Bakırköy 3. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 18/03/2010
NUMARASI : 2007/867 (E) ve 2010/199 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Somut olayda; sanığın, hurda metal işi ile uğraşan katılan A.. Ö.. ve şikayetçi R.. T..’ye, MNG hava yollarının kurucusu ve emekli albay pilot olduğunu, Atatürk Havalimanında bulunan FLY hava yollarına ait bir uçağı satın aldığını söyleyerek, bu uçağı hurda olarak kendilerine satmayı teklif ettiği, uçağı apronda şikayetçilere gösterdikten sonra, yapılan pazarlık sonucu 58.000 dolar üzerinden anlaşmaya vardıkları, sanığın yöneticisi olduğunu belirttiği B.. Grup adına hurda uçak satışı ile ilgili protokol düzenlediği ve şikayetçilerden taksitler halinde toplam 45.000 dolar aldığı, ayrıca güvenlik soruşturması yaptıracağını söyleyerek, kimliklerinin ve araç ruhsatlarının fotokopisini de istediği, şikayetçileri bir süre oyaladıktan sonra uçağı teslim etmediği gibi paralarını da iade etmediği ve bürosundan taşınmakta olduğu sırada yakalandığı, Ulaştırma Bakanlığı Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’ne yazılan müzekkereye 04/03/2010 tarihinde verilen cevaba göre, sanığın kurucu ortağı ve yönetim kurulu başkanı olduğu B… Havayolu Kargo Taşımacılık A.Ş’nin ünvanının 12/08/2004 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurul toplantısında K… Havayolları Kargo Taşımacılık A.Ş olarak değiştirildiği, bu ünvan değişikliğinin 18/08/2004 tarihinde Ticaret Sicil Gaztesi’nde yayınlandığı, 24/08/2004 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurul toplantısında sanığın hisselerini devrettiği ve bu devir işleminin 06/09/2005 tarihinde Ticaret Sicil Gazetesi’nde yayınlandığı, dolayısıyla sanığın B… Grupta yada herhangi bir havayolu şirketinde yönetim kurulu üyesi, ortak veya özel yetkilendirilmiş kişi (müdür, vekil… vs) olmadığı anlaşılmakla; eylemin dolandırıcılık suçunu oluşturduğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre, katılan ve sanık müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- Sanığın suçtan kaynaklanan zararı kısmi olarak giderdiğinin anlaşılması karşısında; katılana, 5237 sayılı TCK’nın 168/4. maddesi uyarınca, kısmi iade nedeniyle sanığın etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmasına rıza gösterip göstermediği sorularak sonucuna göre, sanık hakkında aynı kanunun 168/1. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılması gerektiğinin gözetilmemesi,
2- 5237 sayılı TCK’nın 51/2. maddesine göre, cezanın ertelenmesi, mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hâle getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi koşuluna bağlı tutulabileceği, koşul gerçekleşinceye kadar cezanın infaz kurumunda çektirilmesine devam edileceği, koşulun yerine getirilmesi hâlinde, hâkim kararıyla hükümlünün infaz kurumundan derhâl salıverileceği hükmüne yer verildiği, malvarlığına yönelik bazı suçlarda etkin pişmanlığı düzenleyen aynı yasanın 168. maddesinde, failin, azmettirenin veya yardım edenin etkin pişmanlık göstererek mağdurun uğradığı zararı aynen geri verme ya da tazmin suretiyle tamamen gidermesi halinde mağdurun rızası aranmaksızın, kısmî geri verme veya tazmin halinde ise mağdurun rıza göstermesi koşuluyla ve etkin pişmanlığın gerçekleştiği yargılama aşaması dikkate alınarak ceza indirimi öngörüldüğü, öte yandan aynen geri verme veya tazmin tedbiri aynı kanunun 51. maddesinde bir koşul olarak gösterilmiş ise de, yasal bir indirim nedeninin, bundan yararlanmama iradesini ortaya koyan failin cezasını etkisiz kılacak biçimde aynen tazmin tedbir şartına bağlı tutulması imkanının bulunmadığı, böyle bir uygulamanın, mağdurun zararını soruşturma veya kovuşturma aşamalarında gidermeyen faillere yeni bir olanak tanırken, soruşturma veya kovuşturma aşamalarında zararı ödeyen sanık veya sanıklar aleyhine ve adalete aykırı bir sonuç doğuracağı, maddenin düzenleniş amacının da bu şekilde yorumlanamayacağı gözetilmeyerek etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmayan sanık hakkında ertelemenin, katılanın uğradığı zararın giderilmesi şartına tabi tutulması,
Bozmayı gerektirmiş, katılan ve sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan,hükmü bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 28/01/2014 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.