YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/73
KARAR NO : 2013/11224
KARAR TARİHİ : 17.06.2013
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık
HÜKÜM : Mahkumiyet
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.
Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Somut olayda; sanığın, katılan ile … plakalı aracın satışı konusunda anlaştıkları ve katılana 50.00 TL kaparo vererek aracın satışı için vekaletname ile yetki vermesini ve iş yerine gelmesini istediği, iş yerinde katılana parasını ödeyeceğini söylediği, katılanın vekaletname düzenlettirerek işyerine gittiğinde vekaletnamenin doğruluğunu araştırmak ve aracı bir ustaya baktırmak bahanesiyle katılandan aracın vekaletini alıp araç bedelini ödemeksizin ortadan kaybolduğu şeklinde gerçekleşen eylemlerinin dolandırıcılık suçunu oluşturduğuna ilişkin mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanık müdafiinn yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Sanık hakkında verilen cezanın TCK ‘nın 58/6. maddesi gereğince mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilirken, tekerrüre esas alınan mahkûmiyet hükmünün belirtilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş olduğundan hükmün, 5320 sayılı Kanun’un 8/1.maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK ‘nın 321.maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı kanunun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan,hükme yönelik aleyhe temyiz bulunmaması nedeniyle halen yürürlükte bulunan 326/son maddesinde belirtilen, lehe temyiz davası üzerine aleyhe değiştirilmemesi kuralı uyarınca, sabıkasındaki tekerrüre esas olabilecek ilamlardan ceza miktarı bakımından en hafif olanının dikkate alınması gerektiği de gözetilerek, tekerrüre ilişkin bölümün çıkartılarak yerine, “sanığın” adli sicil kaydına göre, Sungurlu Sulh Ceza Mahkemesi’nin 2006/52-152 E-K sayılı mahkumiyet kararı nedeniyle, TCK’nın 58.maddesi uyarınca cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine, cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına” cümlesinin hükme eklenmesi suretiyle diğer yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 17/06/2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.