Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/7176 E. 2014/780 K. 21.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/7176
KARAR NO : 2014/780
KARAR TARİHİ : 21.01.2014

Tebliğname No : 11 – 2011/334001
MAHKEMESİ : Fethiye Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 31/03/2011
NUMARASI : 2010/34 (E) ve 2011/73 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık, hırsızlık, işyeri dokunulmazlığını ihlal etme,

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Katılan Fethiye Belediyesi’nin temyiz isteminin kapsamının sanıklar A.. K.. ve D.. K.. hakkındaki dolandırıcılık suçundan verilen beraat hükmüne yönelik olduğu kabul edilmekle yapılan incelemede,
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;
Failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de; “Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de, birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının, özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin, kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır.
Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır.
Bilişim sisteminden maksat, verileri toplayıp, yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü, yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle, klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır.
Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için, dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların, ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.
Sanıklar H.. G.. ile N.. K..’nın gece saat 03.00, 04.00 sıralarında Fethiye hali zabıta kulübesinin içine girdikleri, sabah saat 08.00 sıralarına kadar orada uyudukları, daha sonra kulübenin içinde bulunan çek dolu çantayı alarak ayrıldıkları, çantanın içinden toplam değeri 210.000 TL olan 30 adet dolu, kullanılmaya hazır çek yaprağının çıktığı, bu çek yapraklarını bozdurmaya karar verdikleri, çek yapraklarından 2000 TL bedelli bir tanesini alarak sanık S.. K..’ın yanına gittikleri, ona ellerinde bir çekin olduğunu, çekin buluntu olduğunu, bozdurup bozduramayacaklarını sordukları, Salih’in de bozdururum demesi üzerine, Salih’in sanık A.. K..’a çeki 1400 TL bedelle verdiği, A.. K..’un bu çeki toptancısı ismini bilmediği bir şahısa verdiği, daha sonra sanıklar Hakan ve Nadi’nin Salih’in yanına gelerek 6.778 TL bedelli bir çeki bozdurmasını istedikleri, Salih’in bunu patronu sanık D.. K..’ya verdiği, D.. K..’nın çeki alarak TEB Bankasına verdiği ve karşılığında 5.000 TL lik kredi çektiği, bu paranın 3.000 TL sini Salih’e arkadaşları Hakan ve Nadi’ye vermesi için verdiği, geri kalan 2.000 TL sini kendi ihtiyaçları için kullandığı, sanık Nadi’nin kendiliğinden gelerek İlçe Emniyet Müdürlüğüne teslim olduğu, arkadaşı diğer sanık Hakan’ın yerini de görevlilere bildirdiği anlaşılan somut olayda;
Kamu kurum ve kuruluşlarında bulunan eşya hakkındaki hırsızlık suçundan 5237 sayılı TCK’nın 142/1-a maddesi ile uygulama yapılması gerekirken, aynı kanunun 142/1-b maddesinin uygulanmasının sonuca bir etkisi görülmediğinden bozma nedeni yapılmamıştır.
1- Sanıklar A.. K.. ve D.. K.. hakkında F.. B.. aleyhine dolandırıcılık suçu açısından, sanık Salih’in bozdurmak amacıyla getirdiği ve sağlam olduğunu söylediği çekleri sanıklar Ahmet ve Durmuş’un aralarında herhangi bir alacak borç ilişkisi bulunmadan çek bedelinden daha düşük bir bedel ile satın almaları, bu çekleri kullanmak suretiyle aldıklarını beyan etmelerine rağmen paranın bir kısmını sanıklar Hakan ve Nadi’ye geri vermelerinden ibaret eylemlerin de, sanıkların çeklerin çalıntı olup suç konusu olduğunu bildikleri anlaşılmakla dolandırıcılık suçunun sübut bulmasına rağmen sanıklar hakkında mahkumiyetleri yerine yazılı şekilde beraatlarına karar verilmesi,
2- Sanık N.. K.. hakkında işyeri dokunulmazlığını ihlal suçundan, katılan Fethiye Belediyesi’ne ait hal içerisindeki zabıta kulübesinin belli ölçüler içerisinde herkesin girip çıkabileceği kamuya açık bir yer olması karşısında, konut ve işyeri olarak kabul edilemeyeceği ve bu nedenle de unsurları oluşmayan işyeri dokunulmazlığını ihlal suçundan beraat kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde sanığın mahkumiyete dair hüküm kurulması,
3- Sanık N.. K..’nın hırsızlık suçu açısından, suça konu işyerine geceleyin kabul edilen zaman diliminde girdiği, ancak sabahleyin binadan çıkarken çekleri alıp götürmesi nedeniyle, olay saatinin kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenerek sonucuna göre eylemin hangi zaman diliminde işlendiğinin tesbiti ile sanığın hukuki durumunun tayin ve takdirinin gerektiğinin gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık N.. K.. ve katılan Fethiye Belediyesi Başkanlığı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 21.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.