YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/6720
KARAR NO : 2014/1956
KARAR TARİHİ : 05.02.2014
Tebliğname No : 11 – 2011/334002
MAHKEMESİ : Fethiye Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 09/06/2011
NUMARASI : 2010/188 (E) ve 2011/155 (K)
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik (değişen suç vasfına göre özel belgede sahtecilik)
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;
Failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de; “Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de, birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının, özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin, kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır.
Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için,ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır.
Bilişim sisteminden maksat, verileri toplayıp, yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü,yeni ticari ilişkiler,internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle, klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir.Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır.
Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için,dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir.Bankaların,ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamıyacaktır.
Mağdurun çalıştığı oteli arayan sanığın, kendisini A..M..olarak tanıtıp Y..K..B.. görevlisi olduğunu, bir gece kalmak için oda ayırtmak istediğini söylediği, birkaç saat sonra otele gelerek A..M.. adına düzenlenmiş üzerinde kendisine ait fotoğraf bulunan nüfus cüzdanını resepsiyonuna vererek odasına çıktığı, 15 dakika sonra resepsiyona gelerek bu kez mağdura işi çıktığını, otelden ayrılmak istediğini söylediği, otelden ayrılacağı sırada yanında parasının olmadığını, Amerikan seyahat çekini paraya çevirip çeviremeyeceğini sorduğu, mağdurun olumlu yanıt vermesi üzerine 4 adet sahte Amerikan seyahat çekini vererek karşılığında 510 TL aldığı, mağdurun çekleri tahsil etmek için bankaya götürdüğünde sahte olduğunun anlaşıldığı, sanığın bu şekilde gerçekleşen eyleminin resmi belgede sahtecilik ve bankayı aracı kılmak suretiyle dolandırıcılık suçunu oluşturduğunun iddia edildiği olayda, suç vasfının tayini bakımından dosyada bulunan seyahat çeklerinin üniversitelerin ticaret hukuku kürsüsünde görev yapan 2 öğretim görevlisi ile bir banka yetkilisinden oluşacak 3 kişilik bilirkişi kurulu tarafından incelenerek, Ticaret Kanunu ve Kambiyo Hukuku bakımından geçerli çek olup olmadığı, resmi evrak kapsamında bulunup bulunmadığı belirlenip sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiği gözetilmeden özel evrakta sahtecilik kabulü ile uygulama yapılıp ayrıca nitelikli dolandırıcılık suçundan hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ve müdafinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK’nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 05.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.