YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/6443
KARAR NO : 2014/2026
KARAR TARİHİ : 06.02.2014
Tebliğname No : 11 – 2010/309057
MAHKEMESİ : İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 16/04/2010
NUMARASI : 2009/238 (E) ve 2010/99 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;
Failin bir kimseyi kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
TCK’nın,158. maddenin İkinci fıkrasında yer alan bu düzenlemeyle failin, kamu görevlileriyle ilişkisi olduğunu, onlar nezdinde hatırı sayıldığını ileri sürerek ve belli bir işin gördürüleceği vaadiyle aldatarak, başkasından menfaat temin etmesi nitelikli dolandırıcılık kabul edilmektedir. Suçun maddî unsuru, kamu görevlileri yanında hatıra sayıldığının, onlarla ilişkisi bulunduğunu iddia ederek, yapılacak aracılık karşılığında kamu görevlisine verilmek üzere,para veya başkaca menfaat almak,kabul etmektir.
Kamu görevlisi, TCK. md.6’da tanımlanmış ve açıklanmıştır. Bu suçun meydana gelmesi için, suç konusunun resmî nitelikte bir iş olması ve failin kamu görevlileriyle ilişkisi olduğundan bahsederek dolandırıcılık eylemini gerçekleştirmesi gerekir. Faildeki ahlaki kötülüğün, yalnız başkalarını dolandırmakla kalmayıp, aynı zamanda kamu görevlilerini şüphe altına sokmasındaki vahameti,suçu nitelikli hâle getirmiştir.
Bu iddia yapıldığında, o kamu görevlisinin gerçekten var olup olmadığı yada o işi yapmaya yetkili bulunup bulunmadığının bir önemi yoktur. Ancak nüfuzdan faydalanacağı söylenen kişinin kamu görevlisi olması gerekir. Kamu görevlisi sayılmayan bir kişiyle ilişkisinden dolayı bir yarar sağlanması halinde bu nitelikli hal uygulanmayacaktır. Kamu görevlisinin taraflarca tanınan ve bilinen bir görevli olması aranmaz. Asıl olan tarafların anladıkları ve anlattıkları memurun makam olarak belirlenebilen bir görevli olmasıdır. Failin mağdurdan sağladığı çıkarı …. Başsavcısına,… kaymakamına, vereceğim şeklindeki beyanında başsavcının, kaymakamın kişi, makam ve görev olarak yeterince belirliliği bulunmaktadır. Failin, belirli bir memur yanında hatırı sayıldığından bahsedilmeksizin, bakanlardan, milletvekillerinden, hakimlerden, tanıdıkları olduğu ve işi halledeceğini söyleyerek çıkar sağlanması halinde basit dolandırıcılık söz konusu olacak ve TCK’nın 158/2. maddesi uygulanamayacaktır. Keza, failin belli bir memur yanında hatırı sayıldığından söz etmeksizin kendisini kamu kurumunda görevli (müfettiş, genel müdür vb.) olarak tanıtıp müştekinin tayinini yaptırabileceğini söylemesi halinde eylemi, basit dolandırıcılık suçunu oluşturacaktır.
Kamu görevlisine gerçekten ve onun bilgisi içinde çıkar sağlanmış ise eylem rüşvet suçunu oluşturacaktır.
Sanığın görüntüsü, söz ve davranışları ile kendisini Adalet Bakanlığı’nda tam yetkili bilirkişi ve Boğaziçi Üniversitesi’nde profesör olarak tanıttığı, yine adliyede ve diğer kamu kurumlarında üst düzey yöneticileri tanıdığı, katılanlarda oluşturduğu bu güveni kullanarak yapım aşamasında olan Çağlayan Adliye Sarayı’nın çay ocağı ve kantin ihalesini, ihale sürecine girmeden vermek için katılan H.. B..’dan 15.000 TL, otopark ihalesi için katılan T.. B..’dan 45.000 TL miktarındaki parayı aldığı, bu parayı almak ve katılanları ikna etmek için iki adet sözleşmeyi sahte olarak tanzim ettiği ve yine ödeme sayman mutemedi alındısı şeklinde makbuzları tanzim etmek suretiyle dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarını işlediğinin iddia edildiği somut olayda;
1-Resmi belgede sahtecilik suçundan verilen beraat kararına karşı O yer Cumhuriyet savcısı ve katılanlar vekilinin temyiz isteminin incelenmesinde;
Sanığın düzenlediği iddia ve kabul olunan 2 adet sözleşme ve bu sözleşmelere ek makbuzların İdari İşler Komisyonu Başkanlığı adına ve İdari İşler Müdürlüğü adına düzenlenmiş olması nedeni ile olmayan bir kurum adına yine olmayan kurum üyeleri tarafından imzalanan belgelerin resmi belge niteliğinde sayılamayacağından beraatine karar verilmişse de; suça konu belgelerin aldatıcılık özelliği taşıyan özel belgeler olup olmadığı, dolayısıyla özel belgede sahtecilik suçunun unsurlarının oluşup oluşmadığının, suça konu belgeler incelenerek, karar yerinde tartışılmadan, yazılı şekilde beraat kararı verilmesi,
2-Dolandırıcılık suçundan verilen mahkumiyet kararlarına karşı katılan vekili ve sanığın temyiz istemlerinin incelenmesinde;
Sanığın belli bir kamu görevlisi yanında hatırı sayıldığından
söz etmeksizin, kendisinin Adalet Bakanlığı’nda tam yetkili bilirkişi olduğunu, B..Ün…i’nde öğretim görevlisi olduğunu, kamu kurumlarında çalışan üst düzey yetkilileri tanıdığını belirtip Çağlayan’da yeni açılacak olan Adliye binasının bir katının çay ocağı ve otopark işletmesinin komisyon kararıyla katılanlara verilmesini sağlayacağını belirterek katılanlardan para almak şeklinde gerçekleşen eyleminin 5237 sayılı TCK’nın 157. maddesinde düzenlenen basit dolandırıcılık suçu kapsamında kaldığı gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, o yer Cumhuriyet savcısı, katılanlar vekili ve sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, diğer yönleri incelenmeyen hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 06.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.