YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/6398
KARAR NO : 2014/877
KARAR TARİHİ : 22.01.2014
Tebliğname No : 11 – 2010/312686
MAHKEMESİ : Gaziantep 1. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 16/04/2010
NUMARASI : 2007/991 (E) ve 2010/581 (K)
SUÇ : Dolandıcılık
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Sanığın adli sicil kaydında tekerrüre esas mahkumiyeti bulunduğu halde 5237 sayılı TCK’nın 58. maddesinin uygulanmaması aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılan hilenin şekli, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Yukarıdaki ilkeler ışığında somut olay incelendiğinde;
Şikayetçinin evinde oturup pencereden dışarıyı izlerken, yolda yürüyen bir şahsı mahalle muhtarına benzeterek eve çay içmeye davet ettiği, şikayetçinin gelen şahsın muhtar olmadığını anladığı ancak şahsın “ben kaymakamlıktan geliyorum, ne ihtiyacın var, getireyim” demesi üzerine şikayetçinin ihtiyaçlarını söylediği, bunun üzerine şahsın bir yere telefon açarak “şu şu malzemeleri hazırlayın”dediği, şikayetçiye de “istediğin malzemeleri getirmek için kaymakamlığa yatırmak üzere 450,00 TL para vermen lazım” demesi üzerine şikayetçinin şahsın istediği parayı çıkarıp verdiği, şahsın parayı alır almaz çıkıp gittiği, şikayetçinin araştırdığında aldatıldığını öğrenerek şikayette bulunduğu, olaydan bir süre sonra benzer suçlardan yakalanan sanık karakolda şikayetçiye gösterildiğinde şikayetçinin sanığı teşhis ettiği iddia olunan olayda, gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespiti bakımından; sanığın sorgusunda şikayetçinin kızının kendisinin eşi olduğunu, kızıyla boşandığından kendisine kin güden şikayetçinin bu şekilde iftirada bulunduğunu söylemesi karşısında, şikayetçinin kızının beyanına başvurularak sanığın savunmasının araştırılması, dosya arasında şikayetçinin soruşturma aşamasında alınan beyanının bulunmaması karşısında, ilgili evrakın dosya arasına alınmasından sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 22.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.