Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/6287 E. 2013/17237 K. 12.11.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/6287
KARAR NO : 2013/17237
KARAR TARİHİ : 12.11.2013

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık
HÜKÜM : Beraat

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;
Failin bir kimseyi,kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır.Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
TCK’nın 158/1-e bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak dolandırıcılık suçunun işlenmesi,nitelikli hal kabul edilmiştir.Hangi kurum ve kuruluşların, kamusal nitelik taşıdığı,o kurumun kadro bakımından bağlı olduğu durumu düzenleyen mevzuata göre belirlenir.Bu nitelikli halin oluşması için,eylemin kamu kurum ve kuruluşlarının mal varlığına zarar vermek amacıyla işlenmesi gerekir.
Zarar vermek, kamu kurum ve kuruluşlarından hakkı olmıyan bir parayı almak yada bir borcu geri vermemek şeklinde olabilir. Bu suçun zarar göreni kamu kurum ve kuruluşunun tüzel kişiliğidir. Kamu kurum ve kuruluşlarının zarar görmesi söz konusu değilse bu suç oluşmayacaktır.
Dolandırıcılık suçunun Kamu yararına çalışan hayır kurumlarının zararına işlenmesi madde kapsamında değildir.
Somut olayda; sanık …’nin eşinin 10.05.1979 tarihinde ölümünden sonra Emekli Sandığı tarafından kendisine ve kızı …’e yetim aylığı bağlandığı, bu aylığın …’in annesi … ve kardeşi … tarafından banka hesabından çekildiği, sanık …’in 12.11.1998 tarihinde evlendiği, nüfus kayıtlarının incelenmesinde evlilik tarihinin nüfusa evlendiği tarih itibarı ile tescil edildiği ayrıca Sosyal Güvenlik Kurumundan maaş aldığına dair şerhin bulunduğunun anlaşılmıştır. Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Yoklama Yönetmenliğinin 13. maddesi ve 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunun 152. maddesine göre her hangi bir talep olmadan nüfus müdürlüklerinin emekli aylığı alanların ölümü ile dul ve yetim aylığı alan kadınların evlenmeleri halinde durumlarının Sosyal Güvenlik Kurumlarına bildirilmesi gerektiği düzenlenmiştir. Yasanın evlendikten sonra sanıklar tarafından kuruma bildirimde bulunulması şeklinde gibi bir yükümlülük yüklemediği, bu yükümlülüğü bizzat idareye ve nüfus müdürlüklerine yüklemiş olduğu, sanık …’in evlendiğini ilgili Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirmeyerek hileli hareketlerde bulunduğunu kabul etmenin mümkün olmadığı, T. C. Ziraat Bankası Tutak Şube Müdürlüğünün cevabi yazılarına göre; sanıklar … ve … adına yatan paraların ortak hesaba yatırılmış olduğu, her hangi birinin başvurusu ile ortak hesapta bulunan paraların ödendiği, bu nedenlerle sanık … tarafından düzenlenen vekaletname ile diğer sanık …’ın ortak hesapta bulunan paraları çekmesinin de aldatıcı hareket olarak değerlendirilemeyeceğinden sanıkların üzerlerine atılı suçun yasal unsurlarının gerçekleşmemesi nedeniyle beraatine dair kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün ONANMASINA, 12.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.