Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/6272 E. 2013/18422 K. 26.11.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/6272
KARAR NO : 2013/18422
KARAR TARİHİ : 26.11.2013

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık
HÜKÜM : Beraat

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Kamu davasına katılma istemi hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmeyen şikayetçiler …, …, …, …, … ve …’ın 5271 sayılı CMK’nın 260.maddesi uyarınca hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu belirlenerek, aynı Yasanın 237/2 ve 238. maddeleri uyarınca davaya katılmalarına karar verilerek yapılan incelemede;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;
Failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Ticarî faaliyeti meslek olarak icra eden kişilerin, güvenilirliğini sağlamak amacıyla, bu suçun, tacir (kişisel olarak ticaretle uğraşan kimseler) veya şirket yöneticisi olan yada şirket adına hareket eden kişilerin ticarî faaliyetleri sırasında işlenmesi, TCK’nın 158/1-h bendinde nitelikli hâl kabul edilmiştir. Bu kavramlar Türk Ticaret Kanunun ilgili hükümlerine göre belirlenecektir.
Türk Ticaret Kanunun Madde 14’de,Tacir;
“(1) Kişisel durumları ya da yaptığı işlerin niteliği nedeniyle yahut meslek ve görevleri dolayısıyla, kanundan veya bir
yargı kararından … bir yasağa aykırı bir şekilde ya da başka bir kişinin veya resmî bir makamın iznine gerek olmasına rağmen izin veya onay almadan bir ticari işletmeyi işleten kişi de tacir sayılır. “denilmektedir.
Ticaret şirketleri,aynı yasanın Madde 124’de
”(1)Ticaret şirketleri; kollektif, komandit, anonim, limited ve kooperatif şirketlerden ibarettir.
(2) Bu Kanunda, kollektif ile komandit şirket şahıs; anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket sermaye şirketi sayılır” şeklinde tanımlanmıştır.
Kooperatif yöneticilerinin, kooperatifin faaliyeti kapsamında, dolandırıcılık suçunu işlemeleri de nitelikli hâl, kabul edilmiştir. Üye sayısı dolmasına rağmen, üyeliğe kabulün devamından bahsederek üye kayıt edilmiş gibi kişinin parasının alınması bu suç tipine örnek gösterilebilir. Kooperatif yöneticilerinin kimler olduğu 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 55 ve devamı maddelerinde tanımlanmıştır. Madde 55 – Yönetim Kurulu, kanun ve anasözleşme hükümleri içinde kooperatifin faaliyetini yöneten ve onu temsil eden icra organıdır. Yönetim Kurulu en az üç üyeden kurulur. Bunların ve yedeklerinin kooperatif ortağı olmaları şarttır.Yönetim Kurulu üyeliğine seçilen tüzel kişiler, temsilcilerinin isimlerini kooperatife bildirir.
Bu suçun oluşabilmesi için, tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin dolandırıcılık suçunu ticari faaliyetleri sırasında işlemiş olmaları gerekir. Keza, kooperatif yöneticilerinin bu nitelikli halden cezalandırılabilmeleri için suçun kooperatifin faaliyeti kapsamında, işlenmesi gereklidir. Bu suçun faili tacir veya şirket yöneticisi yada şirket adına hareket eden kişi yada kooperatif yöneticisi olabilir.
Somut olayda; sanığın … … Endürstriyel Yapı Malzemeleri Madencilik Nakliyecilik Sanayi ve Ticaret A.Ş yönetim kurulu üyesi olduğu, … A.Ş’de işçi olarak çalışan ve daha sonra işten çıkartılan şikayetçilere şirketten olan işçi alacaklarına karşılık olarak tek başına bono düzenleyip imzalayarak verdiği, … A.Ş. adına düzenlenen bonoların şirketi temsile yetkili yönetim kurulu üyelerinden herhangi ikisinin birlikte atacakları imza ile şirketi bağlayacağını bilen sanığın tek başına düzenleyip imzaladığı suça konu bonoları şikayetçilere vermek suretiyle dolandırıcılık suçunu işlediği iddia edilen olayda, senetlerin sanık … tarafından düzenlenip imzalandığı hususunda ihtilaf bulunmamakta olup suça konu şirketin çalışanları olan şikayetçilerin sanığın tek başına attığı imza ile şirketi ilzama yetkili olmadığını bilmediklerinin hukuken kabul edilemeyeceği, bu itibarla sanığın şikayetçilere karşı hileli davranışlarda bulunduğundan bahsedilemeyeceği, şikayetçilerin alacağının şirketteki işlerine son verilmesi nedeniyle işçi alacaklarından kaynaklandığı, düzenlenen senetlerin bu alacağın tahsiline yönelik
olduğu, düzenlenen senetler nedeniyle doğmuş her hangi bir alacağın olmadığı,sanığın gerçekleştirdiği eylemle kendisine veya başkasına yarar sağladığına dair dosyaya yansıyan delilin bulunmadığı, alacaklarını gecikme faiziyle birlikte her zaman talep etme hakkına sahip oldukları, bu itibarla sanığın gerçekleştirdiği eylemler itibariyle atılı suçun yasal unsurlarının oluşmadığından beraatine dair mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, şikayetçiler vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün ONANMASINA, 26.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.