Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/5268 E. 2014/76 K. 13.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/5268
KARAR NO : 2014/76
KARAR TARİHİ : 13.01.2014

Tebliğname No : 11 – 2011/43886
MAHKEMESİ : İzmir 4. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 07/10/2010
NUMARASI : 2010/110 (E) ve 2010/405 (K)
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Sanık hakkında hükmolunan ceza miktarına nazaran, sanık müdafinin duruşmalı inceleme talebinin 5320 sayılı Kanunun 8/1.maddesi de gözetilerek CMUK’nın 318.maddesi uyarınca reddine karar verilerek yapılan incelemede;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
TCK’nın 158/1-e bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak dolandırıcılık suçunun işlenmesi,nitelikli hal kabul edilmiştir. Hangi kurum ve kuruluşların, kamusal nitelik taşıdığı, o kurumun kadro bakımından bağlı olduğu durumu düzenleyen mevzuata göre belirlenir. Bu nitelikli halin oluşması için,eylemin kamu kurum ve kuruluşlarının mal varlığına zarar vermek amacıyla işlenmesi gerekir. Zarar vermek, kamu kurum ve kuruluşlarından hakkı olmayan bir parayı almak yada bir borcu geri vermemek şeklinde olabilir. Bu suçun zarar göreni kamu kurum ve kuruluşunun tüzel kişiliğidir. Kamu kurum ve kuruluşlarının zarar görmesi söz konusu değilse bu suç oluşmayacaktır. Dolandırıcılık suçunun kamu yararına çalışan hayır kurumlarının zararına işlenmesi madde kapsamında değildir.
Mağdur Cemile’nin 10/06/1948 tarihinde S, S,, isimli şahıs ile evlendiği, bir süre sonra S, S,,’ın mağdur Cemile’yi terkettiği ve daha önceden nüfusa kaydı olmayan sanık ile resmi nikah olmadan birlikte yaşamaya başladığı, S, S,,’ın 13/03/1995 tarihinde vefatı neticesinde SGK tarafından dul kalan eşine yani mağdur Cemile’ye verilmesi gereken emekli aylığını sanığın sanki kendisi C.. S..’mış gibi belge düzenlemek sureti ile düzenli olarak aldığı, sanığın böylece üzerine atılı nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda, sanığın S, S,,’ın ölümünden sonra kendisine bir belge geldiğini ve bunun üzerine maaşı almaya başladığını beyan etmesi karşısında, gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespiti bakımından öncelikle ilgili kurumdan söz konusu maaş başvurusuna ilişkin belgeler getirtilerek, söz konusu başvuruyu kimin yaptığının, bu aşamada sanığın herhangi bir eylemi olup olmadığı, hileyi oluşturan hareket belirlenemez ise nüfus cüzdanı incelenerek üzerindeki fotoğrafın sanığa ait olup olmadığı, C.. S..’a ait fotoğraf olması halinde sadece parayı almasının ne şekilde suçu oluşturacağı denetime izin verecek şekilde belirlenip sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerekirken eksik inceleme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 13.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.