Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/5136 E. 2014/60 K. 13.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/5136
KARAR NO : 2014/60
KARAR TARİHİ : 13.01.2014

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : Mahkumiyet

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de; “Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de, birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının, özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin, kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır. Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır. Bilişim sisteminden maksat, verileri toplayıp, yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü, yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle, klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır. Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için, dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların, ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.
… Halı ve Tekstil Pazarlama Limited Şirketine ait olan ve Garanti Bankası … İstanbul Şubesindeki … hesaba bağlı bulunan, 8015080 numaralı, 5000 TL bedelli çekin, sanık tarafından bir ticari alışveriş sonrasında ciro edilerek katılana verildiği, katılan tarafından bankaya sorgulama amaçlı ibraz edildiğinde çalıntı olduğunun anlaşıldığı, sanığın bu şekilde üzerine atılı olan resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarını işlediğinin iddia edildiği olayda;
1- Sanık hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik yapılan temyiz incelemesinde;
Oluşa, sanığın savunmalarına, katılanın aşamalardaki beyanlarına, yakalama ve teşhis tutanağına, tanıkların anlatımlarına ve tüm dosya kapsamına göre; … Halı ve Tekstil Pazarlama Limited Şirketi yetkilisinin keşidecisi olarak gözüktüğü, hamiline düzenlenmiş, 07.01.2010 keşide tarihli ve 5000 TL bedelli çekin, sanık tarafından bir ticari alış veriş karşılığında katılana ciro edilerek verildiği ve katılan tarafından bir gün sonra kontrol amaçlı bankaya ibraz edildiğinde, banka görevlisi tarafından yapılan araştırma sonucunda, çekin sahte olduğunun anlaşıldığı, çek ile ilgili olarak ayrıca yapılan araştırma neticesinde; adı geçen şirket yetkilisi Kemal Selvi’ye ait olan 34 SLV 73 plakalı aracın içerisinde bulunan çantanın ve içerisindeki çek koçanının çalındığı, buna ilişkin yapılan müracaat üzerine Kadıköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hırsızlık suçundan soruşturmanın yürütüldüğünün öğrenildiği, çalıntı olduğu bu şekilde belirlenen çek üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde düzenlenen 11.12.2009 tarihli ekspertiz raporunda; çekin arka yüzündeki ciranta imzasının sanığın el ürünü olduğunun tespit edildiği, katılanın karakolda, kendisinden mal alarak karşılığında söz konusu çeki veren kişinin sanık olduğunu kesin olarak teşhis ettiğinin anlaşılması karşısında; sanığın katılana yönelik bu şekilde gerçekleştirdiği sabit görülen eyleminin resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturduğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA,
2- Sanık hakkında nitelikli dolandırııcılık suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik yapılan temyiz incelemesinde;
Oluşa, sanığın savunmalarına, katılanın aşamalardaki beyanlarına, yakalama ve teşhis tutanağına, tanıkların anlatımlarına ve tüm dosya kapsamına göre; sanığın katılana yönelik gerçekleştirdiği sabit görülen eyleminin nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturduğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
5237 Sayılı TCK’nın 158. maddesinin 1. fıkrasının (e), (f) ve (j) bentlerinde sayılan hallerde adli para cezasının tayininde öncelikle suçtan elde edilen haksız menfaat miktarının belli olup olmadığına bakılacaktır. Eğer suçtan elde edilen haksız menfaat miktarı belli değil ise, 5 ila 5.000 tam gün arasında TCK’nın 61. maddesi hükmü göz önünde bulundurularak takdir edilen gün sayısı üzerinden arttırma ve eksiltmeler yapıldıktan sonra ortaya çıkacak sonuç gün sayısı ile bir gün karşılığı aynı kanunun 52. maddesi uyarınca, 20-100 TL arasında takdir olunacak miktarın çarpılması neticesinde sonuç adli para cezası belirlenecektir. Eğer suçtan elde edilen haksız menfaat miktarı belli ise;o takdirde tespit olunacak temel gün,suçtan elde olunan haksız menfaatin iki katından az olmayacak şekilde asgari bu miktara yükseltilerek belirlenecek gün sayısı üzerinden arttırma ve eksiltmeler yapıldıktan sonra ortaya çıkacak sonuç gün sayısı ile bir gün karşılığı aynı kanunun 52. maddesi uyarınca, 20-100 TL arasında takdir olunacak miktarın çarpılması neticesinde sonuç adli para cezası belirlenecektir.
Bu açıklama kapsamında; sonuç adli para cezasının bu şekilde belirlenmesi gerekeceğinden ve katılanın ifadesinde; sanığın dükkanına gelerek 5000 TL değerinde mal beğendiğini,
karşılığında 5000 TL bedelli söz konusu çeki ciro ederek verdiğini, 2000 TL değerindeki malları geldiği gün alarak gittiğini, kalan 3000 TL değerindeki malları ise daha sonra almaya geleceğini söyleyerek iş yerinden ayrıldığını ve bir daha gelmediğini, zararının sadece 2000 TL olduğunu açıkça belirtmiş olması karşısında; haksız menfaatin 2000 TL olduğu gözetilmeden, çek üzerindeki 5000 TL bedelin iki katının esas alınmak suretiyle yazılı şekilde nitelikli dolandırıcılık suçundan adli para cezasının belirlenerek 8320 TL olarak fazla adli para cezası tayini,
Bozmayı gerektirmiş olduğundan hükmün, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu durum aynı kanunun 322. maddesi gereğince yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, sanığın 8320 TL adli para cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin bölümlerin hüküm fıkrasından çıkartılarak yerine, “sanığın, 5237 Sayılı TCK’nın 158/1, f- son maddesi gereğince haksız menfaatin iki katı olan 4000 TL karşılığı 200 gün adli para cezası ile cezalandırılmasına, aynı yasanın 62. maddesi gereğince 1/6 oranında indirim yapılarak 166 gün karşılığı, 52/2 maddesi gereğince günlüğü 20.00 TL den hesap edilerek sonuç olarak 3320 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına” denilmek suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 13.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.