Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/5096 E. 2014/86 K. 13.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/5096
KARAR NO : 2014/86
KARAR TARİHİ : 13.01.2014

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık (değişe suç vasfına göre basit dolandırıcılık)
HÜKÜM : Mahkumiyet

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; Failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
TCK’nın, 158. maddenin İkinci fıkrasında yer alan bu düzenlemeyle failin, kamu görevlileriyle ilişkisi olduğunu, onlar nezdinde hatırı sayıldığını ileri sürerek ve belli bir işin gördürüleceği vaadiyle aldatarak, başkasından menfaat temin etmesi nitelikli dolandırıcılık kabul edilmektedir. Suçun maddî unsuru, kamu görevlileri yanında hatıra sayıldığının, onlarla ilişkisi bulunduğunu iddia ederek,yapılacak aracılık karşılığında kamu görevlisine verilmek üzere,para veya başkaca menfaat almak,kabul etmektir. Kamu görevlisi, TCK madde 6’da tanımlanmış ve açıklanmıştır. Bu suçun meydana gelmesi için,suç konusunun resmî nitelikte bir iş olması ve failin kamu görevlileriyle ilişkisi olduğundan bahsederek dolandırıcılık eylemini gerçekleştirmesi gerekir. Faildeki ahlaki kötülüğün,yalnız başkalarını dolandırmakla kalmayıp, aynı zamanda kamu görevlilerini şüphe altına sokmasındaki vahameti,suçu nitelikli hâle getirmiştir. Bu iddia yapıldığında, o kamu görevlisinin gerçekten var olup olmadığı, yada o işi yapmaya yetkili bulunup bulunmadığının bir önemi yoktur. Ancak nüfuzdan faydalanacağı söylenen kişinin kamu görevlisi olması gerekir. Kamu görevlisi sayılmayan bir kişiyle ilişkisinden dolayı bir yarar sağlanması halinde bu nitelikli hal uygulanmayacaktır. Kamu görevlisinin taraflarca tanınan ve bilinen bir görevli olması aranmaz. Asıl olan tarafların anladıkları ve anlattıkları memurun
makam olarak belirlenebilen bir görevli olmasıdır. Failin mağdurdan sağladığı çıkarı…. Başsavcısına,… kaymakamına, vereceğim şeklindeki beyanında Başsavcının,Kaymakamın kişi, makam ve görev olarak yeterince belirliliği bulunmaktadır. Failin,belirli bir memur yanında hatırı sayıldığından bahsedilmeksizin, bakanlardan, milletvekillerinden, hakimlerden, tanıdıkları olduğu ve işi halledeceğini söyleyerek çıkar sağlanması halinde basit dolandırıcılık söz konusu olacak ve TCK’nın 158/2. maddesi uygulanamayacaktır. Keza,failin, belli bir memur yanında hatırı sayıldığından söz etmeksizin kendisini Kamu kurumunda görevli (müfettiş, genel müdür vb.)olarak tanıtıp müştekinin tayinini yaptırabileceğini söylemesi halinde eylemi, basit dolandırıcılık suçunu oluşturacaktır. Kamu görevlisine gerçekten ve onun bilgisi içinde çıkar sağlanmış ise eylem rüşvet suçunu oluşturacaktır.
Sanık …’un, katılanlar … ve … ile irtibata geçerek, bir işe yerleştirilmelerini sağlayacak bir kişi olduğuna inandırdığı sanık … ile tanıştırdığı, sanık …’ın, katılanlar ile yaptığı görüşmelerde, kendisini Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığında müsteşar yardımcısı olarak tanıtarak işe yerleştirilecekleri hususunda katılanlara vaatte bulunduğu, sanık …’un ise sanık …’ın bu vaadini yerine getirebilecek bir kişi olduğunu, kendisinin de kefil olduğunu belirterek işe yerleşeceklerine inandırıdığı katılanlar … ile …’dan, her birinden 2000 dolar parayı farklı zamanlarda aldığı; ayrıca sanık …’ın, dosya kapsamında yargılanan, ancak beraat eden temyiz dışı sanık … aracılığıyla, katılanlar … ve … ile tanışarak, kendisini Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığında müsteşar yardımcısı olarak tanıttıktan sonra katılanlara işe yerleştireceği hususunda vaatte bulunduğu ve sözde bazı evrakları hazırlamalarını istediği, bunun üzerine, istenilen evrakları hazırlayan katılanlar …’dan 2500 dolar, diğer katılan …’dan ise aynı yöntemle, farklı zamanda 3000 TL para aldığı; böylelikle sanıkların, gerçekte işe yerleştirme gibi bir durumun söz konusu olmamasına rağmen, anlatıldığı gibi hileli hareketlerde bulunarak katılanlardan para almak suretiyle haksız kazanç elde ettiklerinin iddia edildiği olayda;
Oluşa, sanıkların savunmalarına, katılanların aşamalardaki beyanlarına, tanıkların anlatımlarına ve tüm dosya kapsamına göre; sanık …’un, önce katılan … Atmacayı telefon ile arayarak BOTAŞ kurumunda kardeşinin işe yerleştiğini, bu işleri sanık …’ın ayarladığını, kendisinin de bu şekilde işe yerleşebileceğinin mümkün olduğunu; ancak bunun gerçekleşebilmesi için 2000 dolar parayı hazırlaması gerektiğini belirterek bu duruma inanan katılan …’yı sanık … ile tanıştırdığı, sanık …’ın, katılan … ile yaptığı görüşmede, kendisini müsteşar yardımcısı olarak tanıttığı ve katılanı işe yerleştireceğini söylediği, sanık …’un, katılan …’dan 2000 dolar parayı bu nedenle aldığı, katılan … , bu durumu öğrendiği ve sanık …’a, kendisinin de bu şekilde işe yerleşmek istediğini söylediği, sanık …’ın, bir süre sonra katılan … telefon ile arayarak işe yerleştirme isteğini sanık …’a ilettiğini ve kabul
edildiğini; ancak işe yerleştirme işleminin başlayabilmesi için bazı evrakları hazırlamasının gerekeceğini söylediği, bir süre sonra istenilen evrakları hazırlayan katılan … 2000 dolar parayı bu nedenle aldığı, her iki katılanın da sanık … ile bu hususta yaptıkları görüşmelerde, sanık …’ın, katılanlara, işe yerleştirilecekleri hususunun kesin olduğunu, endişe duymamaları gerektiğini söyleyerek katılanları işe yerleşecekleri günü beklemeleri gerektiğine ikna ettiği; ayrıca sanık …’ın, dosya kapsamında yargılanan; ancak beraat eden temyiz dışı sanık …’ün büfesinde, katılanlar … ve … ile tanışarak TÜPRAŞ kurumunda işe yerleştirebileceği vaadinde bulunarak bu nedenle katılan …’den 2500 dolar, diğer katılan …’dan ise 3000 TL parayı farklı zamanlarda ve ayrı ayrı aldığı; katılanların işe yerleştirme işlemlerinin gerçekleşmediğini anladıklarında ise paralarının iadesini sanıklardan istedikleri; ancak verdikleri paraların kendilerine iade edilmediği, sanıkların katılanlara yönelik bu şekilde fikir ve eylem birliği içerisinde gerçekleştirdikleri sabit görülen eylemlerinin dolandırıcılık suçunu oluşturduğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanıkların yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA, 13.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.