Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/5093 E. 2014/58 K. 13.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/5093
KARAR NO : 2014/58
KARAR TARİHİ : 13.01.2014

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık
HÜKÜM : Mahkûmiyet

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.
Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Sanık …’ın, olay günü bankamatikten para çektikten sonra cadde üzerinde yürüyen şikayetçinin yanına gelerek, Almanya’dan geldiğini belirtip, Alman Konsolosluğunun nerede olduğunu sorduğu, şikayetçinin de bilmediğini söylediği sırada, diğer sanık …’ın da yanlarına gelerek Alman Konsolosluğunu sorduğu, sanık …’ın bu sırada cebinden altın görünümünde bir saat çıkartarak …iline gitmesi gerektiğini, çocuğunun öldüğünü ve cenazeye yetişeceğini bu nedenle saati satmak istediğini söylediğinde, sanık …’ın, saatin çok değerli olduğunu; ancak üzerinde o kadar paranın bulunmadığını belirterek, sözde para bulmak amacıyla yanlarından ayrıldıktan sonra sanık ….’ın, saati satın alması için katılanı ikna etmeye çalıştığı, birlikte gittikleri kuyumcunun önünde bekleyen sanık …’a saati gösterdikleri, sanık …’nin, saate bakarak değerinin 4000 TL olduğunu; ancak bir kaç saat sonra saati satın alabileceğini belirtmesi üzerine, sanık …’ın, vaktinin olmadığını, acil olarak …”ye gitmesi gerektiğini, bu nedenle de şikayetçiden saati satın almasını istediği, kendisine gösterilen saatin altın olduğuna inanarak, 1350 TL parayı sanık …’a vererek saati satın alan şikayetçinin, sonradan yaptığı araştırma neticesinde, söz konusu saatin altın olmadığını anladığı, bu şekilde sanıkların, fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ederek şikayetçiye, altın olduğuna inandırdıkları değersiz bir saati 1350 TL paraya satarak haksız menfaat temin ettiklerinin iddia edildiği olayda;
1-Sanık …’ın, hakkında verilen mahkumiyet hükmüne yönelik yaptığı temyiz talebinin incelenmesinde;
Sanığa, usulüne uygun bir şekilde, 05.12.2008 tarihinde tebliğ olunan mahkumiyet hükmüne yönelik, sanığın, yasal süresi geçtikten sonra yaptığı, 15.12.2008 tarihli temyiz başvurusunun, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 317. maddesi uyarınca istem gibi REDDİNE,
2- Sanıklar … ve …’ın, haklarında kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik yaptıkları temyiz taleplerinin incelenmesinde;
a-5271 sayılı CMK’nın 210/1 maddesine aykırı olarak şikayetçi duruşmada dinlenilmeden karar verilmesi,
b-Oluşa, sanıkların savunmalarına, şikayetçinin aşamalardaki beyanlarına, yakalama ve teşhis tutanağına ve tüm dosya kapsamına göre; başka bir soruşturma kapsamında yakalanan sanıkların, parmak izlerinin alınması sırasında çekilen fotoğrafları büyültülmek suretiyle 14 kişi içerisinden şikayetçiye gösterildiğinde, şikayetçinin, altın olduğuna inandırdıktan sonra saati kendisine satan ve karşılığında 1350 TL parasını alan şahsın 6.sırada resmi kayıtlı bulunan sanık … olduğunu, kendisini kuyumcu olarak tanıtan ve saatin değerinin 4000 TL olarak söyleyerek kendisini yanıltan şahsın ise 9.sırada resmi kayıtlı bulunan sanık … olduğunu belirterek kesin olarak teşhis ettiği; ancak soruşturma ve yargılama aşamasında canlı olarak teşhis işleminin yapılmamış olduğunun anlaşılması karşısında; maddi gerçeğin hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortaya çıkarılması bakımından, sanıklar ile şikayetçinin yüzleştirilerek olayın net bir şekilde açıklığa kavuşturulması, bunun mümkün olmadığı taktirde sanıkların teşhise elverişli yeniden çekilecek fotoğraflarının şikayetçiye duruşmada gösterilerek, soruşturma aşamasında fotoğraftan teşhis ettiği şahıslar ile temyiz kapsamındaki sanıkların aynı kişiler olup olmadıklarının sorulduktan sonra toplanan delilere göre sanıkların hukuki durumlarının tayin ve takdirinin gerektiği gözetilmeden,eksik inceleme sonucunda yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanıkların temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, CMK’nın 325.maddesi uyarınca bozmanın temyiz istemi reddedilen sanık …’a da sirayetine 13.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.