Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/5092 E. 2014/65 K. 13.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/5092
KARAR NO : 2014/65
KARAR TARİHİ : 13.01.2014

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık
HÜKÜM : Mahkûmiyet

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.
Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Sanık …’ın, askerlik arkadaşı olan katılanı telefon ile arayarak; define bulduklarını, arkadaşının altın dolu torbayı açtığında yüzüne buhar geldiğini ve akli dengesini kaybettiğini, arkadaşını tedavi ettireceğini, bu nedenle altınlara müşteri aradığını belirterek, altınları satın alma hususunda katılanı ikna ettiği, katılanın, sanıklarda var olduğuna inandığı altınları satın almaya karar verdikten sonra, öncelikle, sanık … ile buluşarak numune bir adet altını alıp, kuyumcuya götürdüğünde, altının gerçek olduğunu anlaması üzerine, Denizli ilinde sanık ile tekrar buluştuğunda, sanık …’ın da orada bulunduğu ve katılanı yanıltmak için engelli numarası yaptığı, katılanın, 13.170 TL parayı, sözde 60 adet altın karşılığında sanık …’a teslim ettiği, sanığın, parayı teslim aldıktan sonra altınları evden alıp gelme bahanesiyle oradan ayrıldığı, diğer sanık …’ın da su içme bahanesiyle olay yerinden kaçtığı ve bu şekilde sanıkların, fikir ve eylem birliği içerisinde gerçekleştirdikleri hileli hareketlerle katılanı aldatarak
haksız menfaat temin ettiklerinin iddia edildiği olayda;
1- Sanık …’ın, hakında verilen mahkumiyet hükmüne yönelik yaptığı temyiz talebinin incelenmesinde;
Sanığa, usulüne uygun bir şekilde, 04.12.2008 tarihinde tebliğ olunan mahkumiyet hükmüne yönelik, sanığın, yasal süresi geçtikten sonra yaptığı, 15.12.2008 tarihli temyiz başvurusunun, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nın 317. maddesi uyarınca istem gibi REDDİNE,
2- Sanık …’ın, hakkında kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik yaptığı temyiz talebinin incelenmesinde;
Oluşa, sanığın savunmalarına, katılanın aşamalardaki beyanlarına, yakalama ve teşhis tutanağına ve tüm dosya kapsamına göre;, benzer eylemler nedeniyle yakalanan sanığın, suçlular albümündeki fotoğrafının, mağdura, 07.07.2008 tarihinde gösterildiğinde, mağdurun, olay günü kendisini dolandıran kişi olarak sanığı teşhis ettiği, telekomünikasyon iletişim başkanlığından alınan arama dökümlerinin incelenmesine göre de; sanığın, katılan ile 84 defa telefon görüşmesi yaptığının belirlendiği, bu şekilde sanığın, katılana yönelik gerçekleştirdiği sabit görülen eyleminin dolandırıcılık suçunu oluşturduğuna yönelik mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Hapis cezası alt sınırdan tayin edildiği halde adli para cezası belirlenirken yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin, aynı gerekçeyle tam gün sayısının asgari hadden uzaklaşılması suretiyle belirlenerek sanığa fazla ceza tayini,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı yasanın 8.maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK’nın 321.maddesi gereğince BOZULMASINA; fakat, bu aykırılığın yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanun’un 322.maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; hükümde yer alan ”5237 sayılı TCK’nın 157/1, 52/2 maddeleri gereğince sonuç olarak verilen 500 gün adli para cezası karşılığı aynı yasanın 52. maddesi gereğince günlüğü 20.00 TL ‘den olmak üzere 10000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ifadelerinin yerine ” 5237 sayılı TCK’nın 157/1 maddesi gereğince 5 gün adli para cezası ile cezalandırılmasına, aynı yasanın 52/2 maddeleri gereğince verilen 5 gün adli para cezası karşılığı aynı yasanın 52. maddesi gereğince günlüğü 20.00 TL ‘den olmak üzere sonuç olarak 100 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, yazılmak suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 13.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.