Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/5089 E. 2013/13797 K. 23.09.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/5089
KARAR NO : 2013/13797
KARAR TARİHİ : 23.09.2013

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık (değişen suç vasfı nedeniyle karşılıksız çek keşide etme)

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de; “Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de, birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir.
Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının, özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin, kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır.
Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için, dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların, ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.
Sanıklar … ve Şahin’in kardeş olup, aynı şirkette çalıştıkları, sanık …’in,…. adına ticari işlem yapmaya ve çek keşide edip vermeye münferiden yetkili kılınması nedeniyle suça konu çekleri değişik zamanlarda ticari ilişki içerisinde olduğu şikayetçilere vadeli olarak verdiği, çeklerin üzerine hukuka aykırı olarak “süresince geçerlidir” şeklinde şerh koydurduğu, buna rağmen çek bedellerini ödeme niyeti olmayan …’ın, bankadan çeklerin ödenmemesi için muhatap Vakıflar Bankası … şubesine ödemeden men talimatı verdiği, bu şekilde sanıkların birlikte hareket ederek muhatap bankayı aracı kılmak suretiyle şikayetçileri dolandırdıklarının iddia edildiği olayda;
1- Katılanlar …, …, … vekillerinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Katılanlar vekilinin yüzüne karşı tefhim olunan hükme yönelik yasal süresi geçtikten sonra yaptığı 10.10.2011 günlü temyiz inceleme başvurusunun, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE,
2- Sanık … Buldan hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan verilen beraat kararına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Sanığın, çekleri keşide eden …’ın temsilcisi olduğu şirkette herhangi yetkisinin bulunmadığı, yalnızca sanık …’in verdiği işleri takip ettiği, dolandırıcılık kastıyla hareket ettiğine dair bir delilin de bulunmadığı hususları gözetilerek, mahkemece sanık hakkında tesis edilen beraat kararında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılanlar vekillerinin temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA,
3- Sanık … Buldan ve yetkilisi olduğu …. hakkında karşılıksız çek keşide etmek suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Sanık … Buldan’ın katılanlarla aralarındaki mevcut olan hukuki ilişki nedeniyle aldığı mal veya nakliyat karşılığında çek keşide edip sonrasında ödemeden men talimatı vermesi şeklinde gerçekleşen eylemlerinin karşılıksız çek keşide suçunu oluşturacağı yönündeki mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmadığı, ancak;
31.01.2012 tarih ve 28193 (mükerrer) sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak 03.02.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6273 sayılı Çek Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 6. maddesinde düzenlenen geçici 3. maddesinin 7. fıkrası (a) ve (b) bentleri gereğince; bu kanuna göre işlem yapılmak üzere dava dosyasının hükmü veren mahkemeye gönderilmesi için dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na İADESİNE, 23.09.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.