Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/5085 E. 2014/39 K. 13.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/5085
KARAR NO : 2014/39
KARAR TARİHİ : 13.01.2014

MAHKEMESİ :Ağır ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık
HÜKÜM : Mahkumiyet

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
TCK’nın 158/1-d bendinde belirtilen,Kamu kurum ve kuruluşlarının,kamu meslek kuruluşlarının,siyasî parti,vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunun işlenmesi,nitelikli hâl kabul edilmiştir. Söz konusu kurum yada kuruluşların konumunun suçun işlenmesinde kolaylık sağlayacağı düşüncesi,bu kurum ve kuruluşların bu suçta araç olarak kullanılmasının,ağırlaştırıcı neden olmasını gerektirmiştir. Bu nitelikli halin uygulanabilmesi için,bunların isminin kullanılması yeterli olmayıp maddi varlığının kullanılması gerekmektedir. Araç olarak kullanılma,bu kurum veya kuruluşlara ait yazı veya belgeleri amaç dışı olarak kullanmak şeklinde olabilir. Bu kurumlara ait kimlik belgesinin gösterilmesi,basılı evraklarının,kıyafetlerinin,taşıtlarının kullanılması mağdurda güven oluşumunu sağlayacaktır.
Katılan …’nın, 17/05/2010 tarihinde sanık …’den 2006 model … marka aracı 8.000 TL bedel karşılığında gayri resmi olarak oto satış sözleşmesi düzenlenmek suretiyle aldığı, ödemeler için on adet adet 800 TL bedelli senet verdiği, aracın hasarlı olması nedeniyle aracın tamir bedelinin peşinat olarak sayıldığı, tarafların anlaşmalarına göre senetlerin ödendiğinde aracının devrinin verileceği, katılanın senetlerin büyük bir kısmını ödediği, bu kapsamda, sanığın, 30/06/2010 tarihli 1.000 TL bedeli senedin ödenmesinden sonra,sadece bu senedin aslını katılana verdiği, geriye kalan 30/07/2010, 30/08/2010, 30/09/2010, 30/10/2010, 30/11/2010, 30/01/2011 ödeme tarihli senetlerin bedellerinin katılan tarafından ödenmesine rağmen, sanık …’in, katılana senetlerin aslı yerine renkli fotokopilerini çekerek verdiği, katılanın da senet aslını aldığını düşünerek, kendisine verilen senet fotokopilerini yırtarak üzerine iki çizgi çekerek ödendi yazısını yazdığı, katılanın ödemesi gereken üç senet kaldığı esnada, aracın kaza yaptığı, katılanın, aracı servise götürerek tamirini yaptığı, aracın halen sanık …’in üzerinde olması nedeniyle, sigortadan parayı sanık …’in aldığı, 3.050 TL tutan tamir parasını ise servise katılanın ödediği, bu sürede, sanık …’in katılana aracı vermemek için diğer sanık …’a anlaşmalı bir şekilde senetle borçlandığı, sanık … tarafından senedin, 05/04/2011 tarihinde Erdemli İcra Müdürlüğü’nde gizlice icraya konulduğu, katılanın, sanık …’den 03/05/2011 tarihinde aracın devrini isteyince, sanığın, aracın motorlu taşıt vergilerini yatırmasını istediğini, bunun üzerine katılanın 03/05/2011 tarihinde Maliyeye 272,85 TL ve 140,96 TL tutarında iki adet makbuz ile vergileri yatırmasına rağmen sanığa ulaşamadığı, aynı gün, yapılan haciz nedeniyle 03/05/2011 tarihinde aracın muhafaza altına alındığı, 04/05/2011 tarihinde icra dairesine gelen sanık …’in araç üzerindeki haczi kaldırdığı, sanık …’in de daha sonra aracı bir başka şahsa sattığı, sanıklar arasında gerçekte bir borç ilişkisi bulunduğuna dair hiçbir delil bulunmadığı, sanık …’in aracı, katılana sattığına dair oto kiralama sözleşmesi, bu sözleşme çerçevesinde hazırlanan senetler ve bu sözleşmeyi doğrulayan tanık beyanlarının bulunduğu, böylece sanık …’in, gerçekte katılana sattığı aracı haksız bir şekilde geri almak için diğer sanıkla muvazaalı olarak bir senet tanzim edip, bu senet nedeniyle sanık …’in icraya geçerek aracı haczedip elkonulmasını sağlayarak kamu kurumunu aracı kılmak suretiyle dolandırıcılık suçunu işlediklerinin iddia edildiği olayda, sanıklar, katılan, tanık beyanları, senet, sözleşme, poliçe ve makbuz asılları ile tüm dosya kapsamına göre, sanıkların suçu işledikleri sabit olmakla bu gerekçelere dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık …, sanık … müdafiinin temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA, 13/01/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.