Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/5059 E. 2014/49 K. 13.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/5059
KARAR NO : 2014/49
KARAR TARİHİ : 13.01.2014

Tebliğname No : 15 – 2011/234506
MAHKEMESİ : Adıyaman 2. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 06/01/2011
NUMARASI : 2008/216 (E) ve 2011/13 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık (değişen suç vasfına göre hırsızlık)

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Katılanın, … plaka sayılı aracını tamir ettirmek için Bağlıca Köyünden Adıyaman Sanayi Sitesi’ne doğru giderken yolda aracının tekrar arızalandığı, o sırada oradan araçlarıyla geçmekte olan sanık ve arkadaşlarının, katılanı yol kenarında görünce durdukları, sanığın, kendisinin bir tamircide elektrik ustası olduğunu, Çamlıca Köyü’nden olduğunu, ayrıca yakınlarda tanıdığı bir tamirci olduğunu, bu tamirciye aracı beraber götürebileceklerini söylediği, katılanın bunu kabul ettiği, sanığın, katılandan, temyiz dışı sanıkların gidip sanayiden parça almaları için 100 TL istediği, bunun üzerine katılanın, Abdullah isimli kişiye 100 TL verdiği, sanığın ise katılanla birlikte katılana ait aracı bindikleri, aracı sanığın kullandığı, sanık Deniz’in yolda, üst kapak contası ve yağ aldığı, daha sonra buradan ayrılıp Eski Zey yoluna doğru gittikleri, burada bir kahvehanenin önünde durdukları, sanığın, katılana, “git kahvehaneden Hüseyini çağır” dediği, katılanın araçtan inip kahvehaneye girdiği, burada böyle bir kimsenin olmadığını öğrendiği, bu sırada sanığın, katılana ait araçla oradan kaçtığı, katılanın bir süre beklemesine rağmen sanığın gelmediği, sanığın, yakalandıktan sonra, aracın nerede olduğunu söylediği, böylece sanığın, katılana ait aracı rıza dışında alıp götürmek suretiyle dolandırıcılık suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda,
Dolandırıcılık suçunu malvarlığına karşı işlenen diğer suç tiplerinden farklı kılan husus, aldatma temeline dayanan bir suç olmasıdır. Birden çok hukuki konusu olan bu suç işlenirken, sadece malvarlığı zarar görmemekte, mağdurun veya suçtan zarar görenin iradesi de hileli davranışlarla yanıltılmaktadır. Madde gerekçesinde de, aldatıcı nitelik taşıyan hareketlerle, kişiler arasındaki ilişkilerde var olması gereken iyiniyet ve güvenin bozulduğu, bu suretle kişinin irade serbestisinin etkilendiği ve irade özgürlüğünün ihlâl edildiği vurgulanmıştır. Somut olayda, sanığın baştan itibaren dolandırıcılık kastıyla hareket ederek, katılana yönelik uzunca bir süre hileli hareketler yaptığı, sanığın temel amacının, katılanın arabasının, onun kandırılması suretiyle alınması olduğu, sanığın, zilyetliğin geçici tesliminden önce arabayı almak amacıyla yoğun bir şekilde hile yaparak haksız menfaat temin etmiş olması karşısında, eylemin 5237 sayılı TCK’nın 157/1 maddesi kapsamında dolandırıcılık suçu kapsamında kaldığı gözetilmeden yazılı şekilde hırsızlık suçundan hüküm kurmak suretiyle eksik ceza tayini,
Bozmayı gerektirmiş, olup sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, aynı Kanun’un 326/son maddesi uyarınca sonuç ceza yönünden sanığın kazanılmış haklarının saklı tutulmasına, 13/01/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.