YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/474
KARAR NO : 2013/14173
KARAR TARİHİ : 26.09.2013
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.
Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılan hilenin şekli, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Şikayetçi Şükrü’ye ait çek hesabından verilme ve boş olarak çalıntı ihbarında bulunulan suça konu 10/07/2007 keşide tarihli 4.000 TL bedelli çek yaprağının fikir ve eylem birliği içinde hareket eden sanıkların ellerine bir şekilde geçmesini müteakip onlar tarafından sahte olarak düzenlenip aldıkları mal karşılığı katılan …’e vermeleri eylemlerinin “nitelikli dolandırıcılık” ve … katılan …’e vermeleri eylemlerinin “nitelikli dolandırıcılık” ve “resmi belgede sahtecilik” suçlarını oluşturduğu iddia olunan somut olayda;
I)”Resmi belgede sahtecilik” suçundan sanıklar hakkında verilen “mahkumiyet” hükümlerine yönelen sanıklar ve müdafiilerinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Diğer temyiz itirazlarının Reddine, ancak,
Hükümden sonra, 08/02/2008 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5728 sayılı Kanun’un 562. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nın 231. maddesi uyarınca; hükmolunan cezanın tür ve süresine göre “hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağı” hüsusunun değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması;
Bozmayı gerektirmiş sanıklar ve müdafiilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
II)”Nitelikli dolandırıcılık” suçundan sanıklar hakkında verilen “mahkumiyet” hükümlerine yönelen sanıklar ve müdafiilerinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanıklar ve müdafiilerinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
TCK’nın 52/1, 61/8 ve 158/1-f son maddeleri dikkate alınarak adli para cezasının belirlenmesine esas alınacak temel “tam gün sayısı” belirlenmeden doğrudan adli para cezasına hükmolunması suretiyle sanıklara fazla adli para cezası tayini;
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar ve müdafiilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak; yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı kanunun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan hüküm fıkrasının 2- üst başlığının 1. paragragında yer alan “… zarar miktarının iki katı olan 8.000,00’er YTL adli para cezası ile cezalandırılmalarına” , ibareleri çıkartılarak yerlerine sırasıyla “TCK’nın 158/1-son fıkrası gereğince zarar miktarı gözetilerek 400’er gün adli para cezası ile cezalandırılmalarına ” ve ” 333’er gün adli para cezası ile cezalandırılmalarına ” ibarelerinin eklenmesini müteakip bu paragraflardan sonra gelmek üzere “TCK’nın 52/2. maddesine göre günlüğü takdiren 20 TL’den sanıkların 6.600’er TL adli para cezası ile cezalandırılmalarına ” paragraf yazılmak suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan sanıklar hakkındaki DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 26/09/2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.