Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/3914 E. 2014/227 K. 14.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/3914
KARAR NO : 2014/227
KARAR TARİHİ : 14.01.2014

Tebliğname No : 15 – 2011/297790
MAHKEMESİ : Antalya 3. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 04/06/2010
NUMARASI : 2007/674 (E) ve 2010/409 (K)
SUÇ : Güveni kötüye kullanma

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması, malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi, failin kendisine verilen malı, veriliş gayesinin dışında, zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması, rehnetmesi tüketmesi, değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkar etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Hırsızlık suçunda ise; menkul bir malın, sahibinin rızası dışında alınması, mal üzerinde mağdurun zilyetliğine son verilmesi, mağdurun suç konusu eşya üzerindeki zilyetlikten doğan tasarruf haklarını kullanmasının olanaksız hale gelmesi söz konusudur.
Sanığın, baldızı olan katılana ait evde misafir olarak bulunduğu sırada katılanın cep telefonunu konuşup iade etmek üzere aldığı, daha sonra geri vermediği ve sattığı iddia edilen olayda, gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespiti bakımından, suça konu telefonun sanığa kullanılıp iade edilmek üzere katılan tarafından verilip verilmediği ya da sanığın katılanın evinden habersizce alıp almadığı ile sanığın beyanında telefon bedelinin bir kısmının annesi tarafından, bir kısmının ise eşi tarafından katılana ödendiğini ifade etmiş olmakla bu hususlarda bilgisi bulunan sanığın eşi ve annesinin usulüne uygun olarak dinlenilerek, sonucuna göre atılı suçun tespiti ve etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 14.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.