Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/39 E. 2013/11290 K. 18.06.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/39
KARAR NO : 2013/11290
KARAR TARİHİ : 18.06.2013

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli Dolandırıcılık, Ticari İşletme Rehni Kanuna Aykırılık
HÜKÜM : Beraat

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.
Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Katılan banka ile sanığın sorumlu müdürü ve ortağı olduğu … Dış Ticaret Limited Şirketi arasında 15/05/2006 tarihinde 207.000 YTL bedelli 6 adet muhtelif marka iş makinasının rehni ile gerçekleştirilen ticari işletme rehni sözleşmesi uyarınca adı geçen şirkete kredi kullandırıldığı, kredi borcunun ödenmemesi üzerine İstanbul 7. İcra Müdürlüğü’nün 2006/17533 esas sayılı dosyası üzerinden başlatılan icra takibi sırasında rehinli menkullerin yerinde olmadığının tespit edildiği, yapılan araştırmada bankaya rehnedilen menkullerin önceden bir başka borç nedeni ile Üsküdar İcra Müdürlü’ğü marifeti ile
haczedilerek satılmış olduğunun anlaşıldığı, sanığın şirketi adına daha önce haczedilmiş olması nedeni ile rehnedilmesi mümkün olmayan menkul malları ticari işletme rehni sözleşmesine konu yaparak katılan bankadan haksız bir şekilde kredi kullandığı iddia edilen olayda; ortağı ve sorumlu müdürü olduğu şirket adına katılan bankadan 5 adet toplamda 500.000,00 TL bedelli kredi kullandığı, kredinin kullandırılmasından sonra bankaca ek teminat istenmesi üzerine sanık ile katılan banka arasında kredi sözleşmesinden sonra teminat amacıyla ticari işletme rehin sözleşmesi düzenlendiği, bu ticari rehin sözleşmesi uyarınca herhangi bir yeni kredinin kullandırılmamış olduğu belirlendiğinden dolandırıcılık suçunun, rehne konu malların şirketin borçları nedeniyle haczedildiği anlaşıldığından 1447 sayılı Kanuna aykırılık suçunun unsurları oluşmadığı gerekçesine dayanan beraat kararında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; katılan vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, 18.06.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.