Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/3752 E. 2014/122 K. 13.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/3752
KARAR NO : 2014/122
KARAR TARİHİ : 13.01.2014

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık
HÜKÜM : Mahkumiyet

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.
Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılan hilenin şekli, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Sanığın kuyumcu dükkanından çıkarak şikayetçinin taksisini durdurduğu, tekrar kuyuncu dükkanına girip geri döndüğü ve birlikte Bakırköy İstanbul Caddesine geldikleri, araçtan inen sanığın taksi şoförü şikayetçiye kuyumcunun kardeşi olduğunu, iş hanından bir kutu alıp kardeşine götüreceğini söylediğini, Bakırköy’de bulunan bir iş hanından bir kutu alıp aracın bagajına koyduğu, yeniden taksiye bineceği sırada şikayetçiye 100 Dolar bozuk olup olmadığını sorduğu, şikayetçinin cebindeki 500 TL çıkardığı, sanığın şikayetçiden paraları istediği ve kuyumcu kardeşine gittiklerinde parayı iade edeceğini söylediği, şikayetçinin paraları verdiği, ancak şahsın bir daha geri gelmediğini, şikayetçinin kutuyu kontrol ettiğinde içinin boş olduğunu gördüğü, sanığın araca bindiği ve kardeşine ait olduğunu söylediği Çapa semtinde bulunan kuyumcu dükkanına gidip sanığı sorduğu ancak sanığı tanımadıklarını söyledikleri olayda; dolandırıcılık suçunun oluştuğu yönündeki kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1-Sanık hakkında temel ceza tayini sırasında hürriyeti bağlayıcı cezanın alt sınırdan belirlendiği halde adli para cezasının alt sınırdan uzaklaşılarak tespit edilmesi,
2-TCK’nın 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca 53/1-c bendindeki “velayet hakkından; vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan yoksunluğun” sadece sanığın kendi altsoyu yönünden koşullu salıverme tarihine kadar süreceği, altsoyu haricindekiler yönünden ise yoksunluğun hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam edeceği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1.maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321.maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu aykırılık aynı Kanunun 322.maddesi gereğince yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hüküm fıkrasında yer alan; adli para cezasına ilişkin sırasıyla “120 gün”, “100 gün” ve ” 2000 TL” adli para cezası terimlerinin tamamen çıkartılarak yerine, sırasıyla “5 gün”, “4 gün” ve ” 80 TL” adli para cezası ibaresinin ve 5237 sayılı TCK’nın 53.maddesinin uygulanmasına ilişkin bentlerin çıkartılarak yerine “sanığın, 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin 1.fıkrasının a, b, d, e bentlerinde belirtilen haklarından, mahkûm olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar, 53/1-c bendindeki kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından ise koşullu salıverme tarihine kadar yoksun bırakılmasına” cümlesi eklenmek suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 13/01/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.