Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/2847 E. 2014/216 K. 14.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/2847
KARAR NO : 2014/216
KARAR TARİHİ : 14.01.2014

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık
HÜKÜM : Mahkumiyet

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.
Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılan hilenin şekli, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Somut olayda; sanığın, katılanın çalıştığı taksi durağını telefonla arayarak kendisi doktor…olarak tanıttığı, … Eczanesinin önündeki görevli şahıstan ilacı alıp kendisine getirmesini, ilaç bedelini ödemesinii geldiğinde parasını vereceğini söylediği, katılanın eczanenin önüne geldiğinde sanığın beyaz önlüklü olarak elinde ilaç torbası ile beklediği, katılanın 31 TL parayı vererek poşeti aldığı, …sitesine götürdüğü burada uzun süre beklemesine rağmen doktor Metin isimli bir kimseyi bulamadığında dolandırıldığını anladığı, sanığın bu şekilde katılandan haksız menfaat temin ettiği anlaşılmakla, sanığın üzerine atılı suçun sübut bulduğuna dair kabulde isabetsizlik görülmemiştir.
Ceza Genel Kurulunun 22.11.2011 gün 192-241 sayılı, yine 14.02.2012 tarih 4-248 sayılı sanığın istinabe suretiyle sorgusu yapılırken ifadesini esas mahkemesi huzurunda vermek istediğine ilişkin bir talebinin olmadığı, yargılamaya konu suç için Kanunda öngörülen hapis cezasının alt sınırının beş yıldan az olduğu anlaşılmakla, sanığın savunmasının istinabe yoluyla alınmasının savunma hakkının kısıtlanması niteliğinde olmadığına ilişkin kararları karşısında tebliğnamedeki düşünceye iştirak edilmemiştir.

Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
Hapis cezası alt sınırdan tayin edildiği halde adli para cezası belirlenirken yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin, aynı gerekçeyle tam gün sayısının asgari hadden uzaklaşılması suretiyle belirlenerek fazla ceza tayini,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8. Maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK’nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA; fakat, bu aykırılığın yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanunun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; sanığa adli para ceza tayin edilmesine ilişkin hükümde yer alan “200 gün” “166 gün” ve “3.320 TL” ibarelerinin yerine sırasıyla “5 gün” “4 gün” ve “80 TL” yazılması suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun olan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 14.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.