Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/2751 E. 2014/217 K. 14.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/2751
KARAR NO : 2014/217
KARAR TARİHİ : 14.01.2014

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık
HÜKÜM : Mahkumiyet

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Anayasa’nın 40/2, 5271 sayılı CMUK’nın 34/2, 231/2 ve 232/6. maddeleri uyarınca, hüküm ve kararlarda, başvurulacak kanun yolu, başvuru yapılacak mercii, başvuru şekli, süresi ve bu sürenin ne zaman başlayacağının açıkça ve ilgiliyi yanıltmayacak biçimde gösterilmesi gerektiği, 12.11.2009 tarihli mahkumiyet hükmünün sanıkların yüzüne, sanıklar müdafinin yokluğunda verildiği, yasa yolu bildirimde ise, temyiz süresinin tefhimde hazır bulunan sanık açısından “hükmün açıklanmasından veya tebliğ tarihinden itibaren” denilmek suretiyle yasa yolu süresinin ne zaman başlayacağı konusunda yanıltma yapıldığı, huzurda bulunan sanıklara tebligat da yapılmamış olması karşısında, 04.12.2009 tarihinde hükmü tebliğ eden sanıklar müdafinin, 09.12.2009 tarihli temyiz isteminin süresinde olduğu belirlenerek yapılan temyiz incelemesinde,
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli,olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılan hilenin şekli, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Somut olayda; sanıkların, katılana ait işyerine giderek Milli Savunma Bakanlığı Lojmanlarına verilmek üzere 25 adet uydu alıcı cihazı alacaklarını söyledikleri, yaptıkları anlaşma uyarınca bir gün sonra tekrar gelip tanesi 60 TL olan 25 adet uydu alıcı cihazını araca yükleyerek katılan ile birlikte Milli Savunma Bakanlığı Oran Lojmanlarına gittikleri, sanıkların nizamiye girişinde telefonla sözde Mustafa isimli bir Başçavuş’la görüşmüş gibi yaparak, görevlinin diğer kapıdan giriş yapmaları gerektiğini söylediğini beyan ederek katılanı araçtan indirdikten sonra uydu alıcı cihazlarını alıp götürdükleri ve parasını da ödemedikleri, sanıkların bu şekildeki hileli söz ve davranışlarla ikna etiği katılandan haksız menfaat temin ettiği anlaşılmakla, sanıkların üzerine atılı suçun sübut bulduğuna dair kabulde isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
5237 sayılı TCK’nın 157/1. maddesi gereğince sanıklar hakkında belirlenen 300’er gün adli para cezasının aynı Kanunun TCK’nın 52/2. maddesi gereğince mahkemenin kabulü doğrultusunda günlüğü 20 TL’den olmak üzere adli para cezasına çevrilirken sanıklar için 6.000’er TL adli para cezası belirlenmesi gerekirken, mahkemece hesap hatası sonucu 3.000’er TL adli para cezası belirlenmek suretiyle sanıklara eksik adli para cezası hükmedilmiş olması,
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekili ile sanıklar müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı Kanunun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasında yer alan sanıklara adli para ceza verilmesine ilişkin “3.000’er TL” ibaresinin hüküm fıkrasından çıkartılarak yerine “6.000’er TL” adli para cezasıyla cezalandırılmalarına ibaresinin eklenmesi suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 14.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.