Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/2746 E. 2014/221 K. 14.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/2746
KARAR NO : 2014/221
KARAR TARİHİ : 14.01.2014

Tebliğname No : 11 – 2010/3786
MAHKEMESİ : Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 07/07/2009
NUMARASI : 2008/379 (E) ve 2009/272 (K)
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
TCK’nın 158/1-e bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hal kabul edilmiştir. Hangi kurum ve kuruluşların, kamusal nitelik taşıdığı, o kurumun kadro bakımından bağlı olduğu durumu düzenleyen mevzuata göre belirlenir. Bu nitelikli halin oluşması için, eylemin kamu kurum ve kuruluşlarının mal varlığına zarar vermek amacıyla işlenmesi gerekir.
Zarar vermek, kamu kurum ve kuruluşlarından hakkı olmayan bir parayı almak ya da bir borcu geri vermemek şeklinde olabilir. Bu suçun zarar göreni kamu kurum ve kuruluşunun tüzel kişiliğidir. Kamu kurum ve kuruluşlarının zarar görmesi söz konusu değilse bu suç oluşmayacaktır. Dolandırıcılık suçunun Kamu yararına çalışan hayır kurumlarının zararına işlenmesi madde kapsamında değildir.
Sanık M.. Ö..’in eşine ait yeşil kartların vize sürelerinin dolması nedeniyle yeşil kartları vize ettirmek için kimliğini bilmediği bir şahsa verdiği, bu sahış tarafından yeşil kartların vize işlemlerinin yapılarak iade edildiği, sağlık karnesinin sanığın eşi tarafından tedavilerde kullanıldığı, ancak suça konu yeşil kartlarda yer alan 18.03.2007 ve 18.03.2008 tarihleri arasında geçerli olduğuna dair mühür, memur kaşesi ve imzasının sahte olduğunun tespit edildiği, bu şekilde sanığın resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarını işlediği iddia olunan somut olayda;
1-Suç tarihi itibariyle yeşil kartların üzerine yazılan geçerlilik sürelerinin bilgisayar ortamında kaydedilmesinin zorunlu olup olmadığı, yeşil kart sağlık karnelerinin provizyon sistemine tabi olup olmadıkları hususları araştırılıp, sonucuna göre, yeşil kart sağlık karnelerinin kullanılabilmesi için uzatılan vize sürelerinin bilgisayar sistemine kaydedilmek suretiyle işlemesinin gerekli olduğunun bildirilmesi halinde sahte vize işleminin hukuki sonuç doğurmaya elverişli olup olmayacağı ve buna göre aldatma yeteneğinin ne şekilde oluşacağının tartışılmaması,
2-Diyarbakır Sağlık Müdürlüğü’nün 24.10.2008 tarihli yazısında, her nekadar sanığın doğrudan gelir desteği, tapu ve SSK kayıtlarından dolayı vize süresinin uzatılamayacağı belirtilmiş ise de, bu konuda karar verme yetkisinin İl İdare Kuruluna ait olduğundan Diyarbakır İl İdare Kurulu’ndan suça konu sağlık karnesinde sahte olarak yapılan vize tarihlerinde, karne sahiplerinin yasal olarak vize yenileme haklarının devam edip etmediği araştırılıp, eylemin 5237 sayılı TCK’nın 211. maddeleri kapsamında kalıp kalmadığı da tartışılarak sonucuna göre, sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 14/01/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.