YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/2450
KARAR NO : 2014/332
KARAR TARİHİ : 15.01.2014
Tebliğname No : 11 – 2010/5859
MAHKEMESİ : Mersin 3. Ağır ceza Mahkemesi
TARİHİ : 11/06/2009
NUMARASI : 2009/159 (E) ve 2009/210 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; Failin bir kimseyi,kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Hile nitelikli bir yalandır.Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır.Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
TCK’nın 158/1-d bendinde belirtilen,Kamu kurum ve kuruluşlarının,kamu meslek kuruluşlarının,siyasî parti,vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunun işlenmesi,nitelikli hâl kabul edilmiştir.Söz konusu kurum yada kuruluşların konumunun suçun işlenmesinde kolaylık sağlayacağı düşüncesi,bu kurum ve kuruluşların bu suçta araç olarak kulanılmasının,ağırlaştırıcı neden olmasını gerektirmiştir.
Bu nitelikli halin uygulanabilmesi için,bunların isminin kullanılması yeterli olmayıp maddi varlığının kullanılması gerekmektedir.Araç olarak kullanılma,bu kurum veya kuruluşlara ait yazı veya belgeleri amaç dışı olarak kullanmak şeklinde olabilir.Bu kurumlara ait kimlik belgesinin gösterilmesi,basılı evraklarının, kıyafetlerinin, taşıtlarının kullanılması mağdurda güven oluşumunu sağlayacaktır.
Somut olayda; Sanık İ.. Y..’nın kız kardeşi Ş.. M..’nın hastalanması üzerine Erdemli Devlet Hastanesi’ne götürdüğü,kardeşinin ekonomik durumunun iyi olmaması ve sosyal güvencesi bulunmaması nedeniyle hastanede temizlik şirketi işçisi olarak çalışan köylüsü sanık H.. A..’ü bulduğu, birlikte hasta kaydı yapılan bölüme gittikleri ve herhangibir belge ibraz etmeden daha önceden hastanede muayene olmuş Me. G.. adına hasta girişi yaptırarak Ş.. M..’nın muayene olmasını sağladıkları ancak hastaneye yatırılması gerektiği söylendiğinde sanık İ.. Y..’nın sağlık karnesini evde unuttuklarını söyleyerek hastahaneden ayrıldıkları ve birkaç gün sonra muayene ve tahlil ücreti olan 78.10 TL’yi ödediği anlaşılan olayda;
Maddi gerçeğin hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde ortaya çıkartılması açısından hastanede muayenesi yapılan Ş.. M..’nın yeşil kart alma şartlarını taşıyıp taşımadığı araştırılarak, taşıyorsa Sosyal Güvenlik Kurumu’nun bir zararı oluşmayacağından dolandırıcılık suçunun unsurları da oluşmayacağı gözetilerek elde edilecek sonuca göre sanıkların hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik araştırma ile yazılı şekilde mahkumiyetlerine karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık İ.. Y.. müdafii ve sanık H.. A..’ün temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Kanun’un 8.maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK’nın 321.maddesi gereğince BOZULMASINA, 15.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.