Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/2344 E. 2014/13 K. 13.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/2344
KARAR NO : 2014/13
KARAR TARİHİ : 13.01.2014

Tebliğname No : 11 – 2009/281635
MAHKEMESİ : Bakırköy 9. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 16/06/2009
NUMARASI : 2009/64 (E) ve 2009/112 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
TCK’nın 158/1-d bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasî parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hâl kabul edilmiştir. Söz konusu kurum ya da kuruluşların konumunun suçun işlenmesinde kolaylık sağlayacağı düşüncesi, bu kurum ve kuruluşların bu suçta araç olarak kullanılmasının, ağırlaştırıcı neden olmasını gerektirmiştir.
Bu nitelikli halin uygulanabilmesi için, bunların isminin kullanılması yeterli olmayıp maddi varlığının kullanılması gerekmektedir. Araç olarak kullanılma, bu kurum veya kuruluşlara ait yazı veya belgeleri amaç dışı olarak kullanmak şeklinde olabilir. Bu kurumlara ait kimlik belgesinin gösterilmesi, basılı evraklarının, kıyafetlerinin,
taşıtlarının kullanılması mağdurda güven oluşumunu sağlayacaktır.
Somut olayda; sanıkların olay tarihinde birlikte hareket ederek, katılana ait evin önüne geldikleri, Hayrettin bina önünde beklerken diğer iki sanığın daire girişine çıkarak önce elektrik sayacının mührünü söktükleri, sonra da kapıyı çalıp çıkan katılana Bedaş’tan geliyoruz mühür sökülmüş bunun 2.500. TL cezası var, Bedaş’ın bilgisi olmadan aramızda halledebiliriz 500. TL ver dedikleri ve katılandan 500. TL alıp oradan ayrıldıkları olayda, maddi varlıkları hile unsuru olarak kullanılmayan, kamu kurum ve kuruluşlarının araç olarak kullanılmasından söz edilemeyeceğinden sanıkların eyleminin TCK’nın 157/1 maddesinde düzenlenen basit dolandırıcılık suçunu oluşturduğu gözetilmeksizin aynı yasanın 158/1-d maddesi kapsamında nitelikli dolandırıcılık suçunun oluştuğunun kabulü ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kabule göre de,
1-)Dolandırıcılık suçundan kurulan hükümlerde, hapis cezası alt sınırdan tayin olunduğu halde ayrıca yasal ve yeterli gerekçe gösterilmeden aynı gerekçeyle adli para cezasına esas alınması gereken tam gün sayısının alt sınırdan uzaklaşılarak tayini suretiyle çelişkiye düşülmesi,
2-)TCK’nın 50, 51 maddesinin ve CMK’nın 231. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilirken yasal ve yeterli gerekçe gösterilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanıkların temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 13/01/2014 tarihinde oy birliği ile karar verildi.