Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/22513 E. 2013/7788 K. 26.04.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/22513
KARAR NO : 2013/7788
KARAR TARİHİ : 26.04.2013

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Mala Zarar Verme, Hakaret, Kasten Yaralama

Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Mala zarar verme suçu başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan, söz konusu suç, seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma, yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma, suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir.
Hakaret suçunun oluşabilmesi için, bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını incitecek ölçüde, somut bir fiil veya olgu isnat etmek ya da yakıştırmalarda bulunmak ya da sövmek gerekmektedir. Kişiye isnat edilen somut fiil veya olgunun gerçek olup olmamasının bir önemi yoktur. İsnadın ispatın konusu ayrıdır. Somut bir fiil ve olgu isnat etmek; isnat, mağdurun onur şeref ve saygınlığını incitecek nitelikte olacaktır. Mağdura yüklenen fiil ve olgunun belirli olması şarttır. Fiilin somut sayılabilmesi için, şahsa, şekle, konuya, yere ve zamana ilişkin unsurlar gösterilmiş olmalıdır. Bu unsurların tamamının birlikte söylenmesi şart değildir. Sözlerin isnat edilen fiilî belirleyecek açıklıkta olması yeterlidir. Çoğu zaman isnat edilen fiil ve olgunun, hangi zaman ve yerde meydana geldiğinin belirtilmesi, onur ve saygınlığı incitecek niteliği tespit için yeterli olmaktadır.
Tarafların sosyal durumları, sözlerin söylendiği yer ve söyleniş şekli, söylenmeden önceki olaylar nazara alınarak suç vasfı tayin olunmalıdır.
Hakaretin kişiyi küçük düşürmeye yönelik olması gerekir. Kişiye onu toplum nazarında küçük düşürmek amaçlı belli bir siyasi kanaatin isnat edilmesi hâlinde de suç oluşacaktır. Bir kişiye yönelik sözlerin veya yapılan davranışın o kişiyi küçük düşürücü nitelikte olup olmadığını tayin ederken, topluma hâkim olan anlayışlar, örf ve adetler göz önünde bulundurulmalıdır.
Somut olayda; şikayetçi ile sanık arasında trafikte yol önceliği sebebiyle çıkan sözlü tartışmada sanığın müştekiye” senin ananı avradını sinkaf ederim” şeklinde sözlerle aleni hakarette bulunduğu, yumruk atarak gözlük camının eğrilerek hasar görmesine, yaralanmasına sebebiyet verdiği iddia olunan olayda;
TCK’nın 151/1, 86/2, 125/1. maddelerindeki suç tanımlarında hapis cezası ile adli para cezasının seçenek olarak öngörülmesi karşısında, aynı Kanun’un 50/2. maddesi gereğince hükmolunan hapis cezasının adli para cezasına çevrilemeyeceğinin gözetilmemesi aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanan delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine; ancak,
1-Sanığın şikayetçinin gözüne yumruk vurarak basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaralanmasına ve gözlüğünün kırılmasına sebebiyet verdiği olayda, bir fiil ile kasten yaralama ve mala zarar verme suçlarının oluştuğu, sanığın hukuki durumunun TCK’nun 44. maddesi uyarınca farklı nevi’den fikri içtima hükümleri kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, sözkonusu suçlardan ağır olanın 5237 Sayılı TCK’nun 151/1 madde kapsamında mala zarar verme suçuna ilişkin düzenleme olduğu gözetilmeden, sanık hakkında tek eylemle neden olduğu hem mala zarar verme hem de basit yaralama suçundan yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,
2-Sanığın tüm aşamalarda şikayetçinin kendisine küfür etmesi üzerine olayın meydana geldiğini beyan etmesi ve bu konuda tanıklar … ile …’ın beyanları arasında çelişki bulunması nedeniyle, çelişki giderilmeden sanık hakkında eksik inceleme ile hakaret suçundan yazılı şekilde hükme varılması,
3- Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 03/02/2009 tarih ve 2008/11-250 esas ve 2009/13 karar sayılı kararında
belirtildiği gibi, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilirken mahkemece kanaat verici basit bir araştırma ile belirlenecek maddi zararın esas alınması, manevi zararın bu kapsama dahil edilmemesi gerektiği, somut olayda katılanın tazminat istemi bulunmadığı gibi dosya içindeki bilgi ve belgelerin incelenmesinde sanığa yüklenen hakaret ve kasten yaralama suçlarından … ve hakimin basit bir araştırma ile saptayabileceği herhangi bir maddi zararının bulunmadığı; daha önce kasıtlı bir suçtan mahkumiyeti olmayan, cezasının tür ve süresi itibariyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasından yararlanmasına engel bir durumu bulunmayan sanık hakkında “sanığın eylemi nedeniyle bozulan kamu düzenin yeniden tesis edilmesinin mümkün görülmemesi ve dolayısıyla suçtan önceki hale getirmenin olanaksız olması ve tazmin suretiyle sanık tarafından tamamen giderilmediği, suç nedeniyle meydana gelen zararı aynen iade etmemiş olması ” biçimindeki yasal ve yeterli olmayan gerekçeyle kasten yaralama ve hakaret suçlarından hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 Sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 Sayılı CMUK. nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 26.04.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.