Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/2241 E. 2013/15317 K. 10.10.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/2241
KARAR NO : 2013/15317
KARAR TARİHİ : 10.10.2013

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, özel belgede sahtecilik
HÜKÜM : Beraat

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;
Failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
TCK’nın 158/1-d bendinde belirtilen, Kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasî parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hâl kabul edilmiştir. Söz konusu kurum yada kuruluşların konumunun suçun işlenmesinde kolaylık sağlayacağı düşüncesi, bu kurum ve kuruluşların bu suçta araç olarak kulanılmasının, ağırlaştırıcı neden olmasını gerektirmiştir.
Bu nitelikli halin uygulanabilmesi için, bunların isminin kullanılması yeterli olmayıp maddi varlığının kullanılması gerekmektedir. Araç olarak kullanılma, bu kurum veya kuruluşlara ait yazı veya belgeleri amaç dışı olarak kullanmak şeklinde olabilir. Bu kurumlara ait kimlik belgesinin gösterilmesi, basılı evraklarının, kıyafetlerinin,
taşıtlarının kullanılması mağdurda güven oluşumunu sağlayacaktır.
2006 yılı ürünü “yağlı tohum (ayçiçeği)” satışını yapan üreticilere destekleme primi ödenmesine ilişkin 2006/50 sayılı Uygulama Tebliği kapsamında; üretici- hakkında ek takipsizlik kararı verilen … adına vekaletnameye dayanarak hareket eden üretici sanığın 13.03.2007 tarih ve 5590 sayılı, tavsife konu-sahteliği ileri sürülen … Tekstil…Ltd. şirketinin düzenlediği, sanığın İlçe Tarım Müdürlüğünde oluşturulan dosyaya ibrazla kullandığı “müstahsil makbuzu” karşılığı görünen ayçiçeği satışına dayanarak …’e vekaleten haksız yere destekleme primi alması eyleminin “nitelikli dolandırıcılık” ve “özel belgede sahtecilik” suçlarını oluşturduğu iddia edilen somut olayda;
Sanığın kasıtlı olarak sahte belge kullandığı ve desteklemeye konu tarımsal üretimi gerçekleştirmediği veya beyan edilenden miktardan daha az üretimde bulunduğu yolunda hukuken kabul edilebilir somut tespitlerin bulunmadığını, mükellefiyeti tesis edilmiş alıcı tarafından düzenlenen ve borsa tescilli yapılan alım-satım belgesinin sahte olduğundan bahisle sanığın destekleme ödemelerinden hakız yere yararlandırıldığının kabulüne imkan bulunmadığını, dolayısıyla sanığın atılı suçları işlediğine dair savunmanın aksini ispatlayıcı, mahkûmiyete yeter derecede kesin delinin dosyaya yansımadığını ve “beraat” kararı verilmesi gerektiğini takdir eden mahkemenin kabul ve uygulamasında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin eksik inceleme yapıldığına, suçların oluştuğuna yönelen ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, beraat hükümlerinin ONANMASINA, 10.10.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.