Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/22118 E. 2014/13115 K. 02.07.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/22118
KARAR NO : 2014/13115
KARAR TARİHİ : 02.07.2014

Tebliğname No : 11 – 2010/319866
MAHKEMESİ : Konya 4. Sulh Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 11/03/2010
NUMARASI : 2008/42 (E) ve 2010/266 (K)
SUÇ : Bedesiz senedi kullanma

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Bedelsiz senedi kullanma suçunun oluşabilmesi için;sanığın elinde borçlusunca bedelinin tamamı yada kısmen ödenmiş bir senet olmalı ve bunu kısmen veya tamamen ödenmemiş gibi tahsile sokması veya bir başkasına devretmesi gerekmektedir. Borcun bir bölümü ödenmiş ve geri kalan miktar için elinde tuttuğu senedi, tümü veya kalandan fazla miktarı için kullanan sanığın fiili de bedelsiz senedi kullanma suçunu oluşturacaktır.
Katılan M.. D..’in, O. İnşaat ve Ticaret Limited şirketi yetkilisi katılan A.. K..’dan bir adet daire satın aldığı, karşılığında 30/08/2006 tarih ve 30/09/2006 tarihli iki adet senet verdiği, Katılan Abdullah’ın da, bu senetleri ciro ederek, M. Boya ve Kimya Sanayii Ticaret Limited Şirketi yetkilisi olan sanığa devrettiği, katılan Murat’ın, bu senetlerin bedeli karşılığında annesi adına kayıtlı olan … plaka sayılı aracın devrini sanık Özkan’ın avukatı olan ve soruşturması tefrik edilen Av. H. S.’ye verdiği, Av. H. S. ile katılan Abdullah arasında yapılan sözleşme ve ibranameye göre, bu araç karşılığında senetlerin iade edileceğinin belirtildiği, bu sözleşmeye istinaden, 30/11/2006 tarihinde sanığın, aracı Hüseyin Safi’nin söylediği Y.. Y.. isimli kişiye devredilmesine rağmen, senetlerin bu anlaşmaya istinaden iade edilmeyerek Konya 5. İcra Müdürlüğü’nün 2007/1549 Esas sayılı dosyasında takibe konulduğu, borçlu olarak katılanlar ve katılan Abdullah’ın şirketinin gösterildiği, katılanların yaptıkları itirazların reddedildiği ve Ç. Boya Anonim Şirketi’ni senetlere karşılık olarak ikinci kez ödeme yapıldığı, böylece sanığın, bedelsiz senedi kullanma suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda,
1-Gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortaya çıkarılması açısından, M. Boya ve Kimya Sanayii Ticaret Limited Şirketi yetkilisi olan sanık Özkan’ın avukatı olan Hüseyin Safi hakkında, 26.10.2006 tarihli teslim tutanağıyla senetlere karşılık … plaka sayılı aracı teslim almak suretiyle anlaşma yaptığı halde, müvekkili şirket yetkililerine durumu bildirmemesi ve katılana ait senetlerin iadesini de sağlamaması nedeniyle anlaşmadan haberdar olmayan şirket yetkililerinin bahsedilen iki senedi
Ç. Boya ve Kimya Sanayi Ticaret Anonim Şirketi’ne ciro etmeleri üzerine adı geçen şirketin katılanlar haklarında faizi ile birlikte toplam 22.364,03 TL alacağın tahsiline yönelik icra takibi başlatmak suretiyle katılan Murat’ın mağduriyetine sebebiyet verdiği gerekçesiyle Konya 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ne görevi ihmal iddiasıyla kamu davası açıldığı, yapılan yargılama sonunda sanık avukatın aynı suçtan mahkumiyetine karar verildiği, kararın da süresi içinde sanık tarafından temyiz edildiği ve dosyanın halen Yargıtay 5. Ceza Dairesi’nde bulunduğu dikkate alınarak, fiili ve hukuki bağlantı bulunması nedeniyle, mümkün olması halinde her iki dosyanın birleştirilerek, delillerin birlikte değerlendirilmesi, bunun mümkün olmaması halinde ise dosyanın onaylı suretinin getirtilerek incelenmesi, ayrıca sanığa ait M. Boya ve Kimya Sanayii Ticaret Limited Şirketi ile Ç. Boya Anonim Şirketi arasındaki, bu senetlere dayalı ticari ilişkiye dair belgelerin getirtilmesi, buna göre, sanığın avukatının, 26/10/2006 tarihinde katılan Abdullah ile protokol yaptığı, 16/02/2007 tarihinde de, Ç. Şirketi tarafından icra takibine geçildiği dikkate alınarak, protokolün yapıldığı tarihte, sanık tarafından Ç. Şirketi’ne ciro yapılıp yapılmadığının belirlenmesi, söz konusu aracın sanığın talimatıyla avukatı tarafından, alacağa mahsuben alınıp alınmadığının araştırılması, tefrik edilen dosyada Avukat H. S. hakkında, sanığa bilgi vermeden araçla ilgili sözleşme yaptığı belirtilmekle, sanığın yeniden ifadesinin alınarak, alacağına karşılık araç devri hususunda adı geçen avukata sözlü ya da yazılı bir talimat verip vermediği, aracın neden Y. Y. isimli kişiye devredildiği hususlarının sorulması, sanığın, avukatının da dinlenerek, 26/10/2006 tarihli sözleşme ve ibraname altındaki imzanın kendisine ait olup olmadığı, aracın devri hususunda sanığın bilgisinin olup olmadığı, aracın başkasına satılması sonrasında, paranın kime verildiği, hangi tarihte vekillikten azlettirildiği hususlarının sorulması, protokolün yapıldığı tarihte vekil olup olmadığının kesin olarak belirlenmesi ve sanığın suç işleme kastıyla hareket edip etmediğinin karar yerinde tartışılmasından sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdirinin gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ve yetersiz gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması,
2-Kabule göre de; hapis cezası alt sınırdan tayin edildiği halde adli para cezası belirlenirken yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin, aynı gerekçeyle tam gün sayısının asgari hadden uzaklaşılması suretiyle belirlenerek sanığa fazla ceza tayini,
3-Sanık hakkında belirlenen temel gün adli para cezasının, para cezasına çevrilmesi sırasında uygulanan kanun maddesi olan TCK’nın 52/2. maddesinin gösterilmeyerek 5271 sayılı CMK’nın 232/6. maddesine aykırılık oluşturulması,
4-Sanık müdafiinin, lehe hükümlerin uygulanması isteminin, TCK’nın 51. maddesi kapsamında erteleme ile aynı Kanun’un 52/4. maddesindeki taksitlendirme istemini de kapsadığı gözetilmeden, ertelemeye engel sabıkası bulunmayan sanık hakkında bu hususlarda olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi,
5-Tekerrüre esas mahkumiyeti bulunan sanık hakkında 5237 sayılı TCK’ nın 58/6. maddesi uyarınca mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanmasına karar verilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş,sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, aynı Kanun’un 326/son maddesi uyarınca tekerrür hükümlerinin uygulanması yönünden sanığın kazanılmış haklarının saklı tutulmasına, 02/07/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.