Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/22104 E. 2014/13042 K. 02.07.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/22104
KARAR NO : 2014/13042
KARAR TARİHİ : 02.07.2014

Tebliğname No : 11 – 2010/238063
MAHKEMESİ : Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 28/05/2010
NUMARASI : 2009/160 (E) ve 2010/159 (K)
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, (değişen suç vasfına göre dolandırıcılık)

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
TCK’nın 158/1-d bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasî parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hâl kabul edilmiştir. Söz konusu kurum yada kuruluşların konumunun suçun işlenmesinde kolaylık sağlayacağı düşüncesi, bu kurum ve kuruluşların bu suçta araç olarak kullanılmasının, ağırlaştırıcı neden olmasını gerektirmiştir. Bu nitelikli halin uygulanabilmesi için, bunların isminin kullanılması yeterli olmayıp maddi varlığının kullanılması gerekmektedir. Araç olarak kullanılma, bu kurum veya kuruluşlara ait yazı veya belgeleri amaç dışı olarak kullanmak şeklinde olabilir. Bu kurumlara ait kimlik belgesinin gösterilmesi, basılı evraklarının, kıyafetlerinin, taşıtlarının kullanılması mağdurda güven oluşumunu sağlayacaktır.
Sanığın, www. sahibinden. com adresinden bir araç için satılık ilanı verdiği, müştekinin de burda yer alan telefon numarasından sanığı arayarak sanıkla görüştüğü, aracın satın alınması hususunda anlaştıkları ve sanığın talebi doğrultusunda, sanığın PTT hesabına 100 TL kaparo gönderdiği, sanığın, parayı çektiği, katılanın, sanıkla buluşmak üzere Ankara’dan Soma’ya gittiği, sanığı aradığı, yarım saat sonra geleceğini söylemesine rağmen sanığın gelmediği, böylece sanığın kamu kurumu aracı kılınmak suretiyle dolandırıcılık suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda,
1-Gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortaya çıkarılması açısından, sanığın, kendisine ait olduğu iddia edilen telefonların kendisi tarafından kullanılmadığını, böyle telefon hatlarının olmadığını belirtmekle, söz konusu telefonlara ait abonelik sözleşmelerinin getirtilerek dosyaya konulması, sözleşmede yer alan yazı ve imzaların sanığa ait olup olmadığı hususunda kriminal raporu alınması, sanığın, tanık E. O. isimli kişiden araba aldığını, daha sonra bu alımdan vazgeçtiğini, kendisinin bu kişiye verdiği 5.000 TL paranın, açılan PTT hesabına parça parça gönderildiğini, olay günü de Erdoğan’ın kendisini arayarak, hesaba 100 TL para gönderdiğini belirttiği, kendisinin de gidip bu paraya çektiğini belirterek internetten araç satış ilanını kendisinin vermediğini, bu olayı gerçekleştiren kişinin Mürsel Çil isimli arkadaşının tanıdığı olan E. O. olduğunu ifade etmekle, adı geçen kişilerin açık kimlik bilgileri ve adresinin araştırılarak ifadesine başvurularak sanığın iddialarının sorulması, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdirinin gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ve yetersiz gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması,
2-Kabule göre de; sanığın, www. ….com. adresi aracılığı ile bilişim sistemlerini kullanarak müşteki aleyhine dolandırıcılık suçunu işlediği iddia edilmekle, eylemin, 5237 sayılı TCK’nın 158/1-f maddesi kapsamında kaldığı gerekçesiyle, sanığın nitelikli dolandırıcılık suçundan mahkumiyetine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, suç vasfında yanılgıya düşülerek basit dolandırıcılık suçundan hüküm kurmak suretiyle eksik ceza tayini,
3-Hapis cezası alt sınırdan tayin edildiği halde adli para cezası belirlenirken yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin, aynı gerekçeyle tam gün sayısının asgari hadden uzaklaşılması suretiyle belirlenerek sanığa fazla ceza tayini,
4- 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin 1. fıkrasının c bendinde yer alan haklardan, sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmetten bulunmaktan yoksun bırakılmaya ilişkin hak yoksunluğunun aynı maddenin 3. fıkrasına göre koşullu salıverilme tarihinden itibaren uygulanmayacağı gözetilmeden, alt soyu dışındaki kişileri de kapsayacak şekilde 53/1-c maddesi gereğince güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına hükmedilmesi,
5-Sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 58. maddesi uygulanırken, en ağır hükümlülük olan Ankara 21. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 24/12/2004 yerine getirme tarihli ve 1997/1261 Esas, 1997/1397 Karar sayılı ilamıyla verilen 5 yıl 10 ay 25 gün hapis cezasına dair ilamının esas alınması gerektiği gözetilmeden, suç tarihinde henüz kesinleşmemiş ve daha az ceza öngören Samsun 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2006/334 Esas, 2008/439 Karar sayılı ilamının esas alınması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu nedenle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, aynı Kanun’un 326/son maddesi uyarınca sonuç ceza miktarı yönünden sanığın kazanılmış haklarının saklı tutulmasına, 02/07/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.