Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2012/22035 E. 2014/13126 K. 02.07.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2012/22035
KARAR NO : 2014/13126
KARAR TARİHİ : 02.07.2014

Tebliğname No : 11 – 2011/264
MAHKEMESİ : Ankara 18. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 29/11/2010
NUMARASI : 2010/10 (E) ve 2010/1048 (K)
SUÇ : Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma, hakaret

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması,malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi, failin kendisine verilen malı, veriliş gayesinin dışında, zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması, rehnetmesi tüketmesi, değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkar etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Hakaret suçunun oluşabilmesi için, bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını incitecek ölçüde, somut bir fiil veya olgu isnat etmek yada yakıştırmalarda bulunmak yada sövmek gerekmektedir. Kişiye isnat edilen somut fiil veya olgunun gerçek olup olmamasının bir önemi yoktur. İsnadın ispatın konusu ayrıdır. Somut bir fiil ve olgu isnat etmek; isnat, mağdurun onur şeref ve saygınlığını incitecek nitelikte olacaktır. Mağdura yüklenen fiil ve olgunun belirli olması şarttır. Fiilin somut sayılabilmesi için, şahsa, şekle, konuya, yere ve zamana ilişkin unsurlar gösterilmiş olmalıdır. Bu unsurların tamamının birlikte söylenmesi şart değildir. Sözlerin isnat edilen fiilî belirleyecek açıklıkta olması yeterlidir. Çoğu zaman isnat edilen fiil ve olgunun, hangi zaman ve yerde meydana geldiğinin belirtilmesi, onur ve saygınlığı incitecek niteliği tespit için yeterli olmaktadır. Tarafların sosyal durumları, sözlerin söylendiği yer ve söyleniş şekli, söylenmeden önceki olaylar nazara alınarak suç vasfı tayin olunmalıdır. Hakaretin kişiyi küçük düşürmeye yönelik olması gerekir. Kişiye onu toplum nazarında küçük düşürmek amaçlı belli bir siyasi kanaatin isnat edilmesi hâlinde de suç oluşacaktır. Bir kişiye yönelik sözlerin veya yapılan davranışın o kişiyi küçük düşürücü nitelikte olup olmadığını tayin ederken, topluma hâkim olan anlayışlar, örf ve adetler göz önünde bulundurulmalıdır.
Sanığın, oturduğu apartmanda 16/10/2008 tarihinden itibaren yönetici olarak seçildiği, eski yönetici E. M. E. tarafından sanığa 859.68 TL para devredildiği, bir süre sonra yönetim tarafından sanığa bankadan para çekme, havale yapma gibi yetkilerin de verildiği, sanığın, apartmana ait banka hesabından 07/01/2008 tarihinde 12.000 TL parayı da çekerek uhdesinde tuttuğu, apartmandaki kapıcının sigorta primlerini yatırmadığı, idarece bu nedenle para cezası uygulandığı ve asansör bakım giderlerinin de ödenmediği, daha sonra sanığın, kendisini telefonla arayan katılan Cüneyt’e karşı sinkaflı şekilde hakarette bulunduğu, böylece sanığın hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma ve hakaret suçlarını işlediğinin iddia edildiği olayda,
1-Hakaret suçundan verilen mahkumiyet kararına yönelik temyiz incelemesinde; a-Apartman sakinleri tarafından 14/12/2009 tarihinde tutulan tutanağa göre, katılan Cüneyt’in sanığı telefonla aradığı sırada sanığın sinkaflı hakaret ettiği, bu sırada telefonun hoparlörünün sesi açık olduğu için konuşmaların M.. Ö.. ve Hanlar
Koca tarafından duyulduğu belirtilmekle, gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortaya çıkarılması açısından; adı geçen kişilerin tanık sıfatıyla dinlenerek, hakaret içerikli sözlerin sanık tarafından söylenip söylenmediğinin sorulması, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ve yetersiz gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması,
b-Kabule göre de; 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin 1. fıkrasının c bendinde yer alan haklardan, sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmetten bulunmaktan yoksun bırakılmaya ilişkin hak yoksunluğunun aynı maddenin 3. fıkrasına göre koşullu salıverilme tarihinden itibaren uygulanmayacağı gözetilmeden, alt soyu dışındaki kişileri de kapsayacak şekilde 53/1-c maddesi gereğince güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına hükmedilmesi,
2-Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan verilen mahkumiyet kararına yönelik temyiz incelemesinde;
a-Gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortaya çıkarılması açısından; sanığın, yöneticiliğe seçildikten sonra apartmanın mermer işini yapmaya karar verdiklerini belirterek, dosyaya bu yönde bir sözleşme sunduğu dikkate alınarak, 15/01/2009 tarihli sözleşmeyi imzalayan E. A. isimli kişinin bilgi sahibi sıfatıyla dinlenerek, sanıkla yaptığı sözleşmenin yerine getirilip getirilmediği, sanık tarafından kendisine peşin veya başka bir şekilde ödeme yapılıp yapılmadığı, söz konusu inşaat işine dair başka belgelerin bulunup bulunmadığı hususlarının sorulması, varsa mermer yapım işine dair bilgi, belge, makbuz, banka kayıtları ve diğer evrakların tamamının dosya içine getirtilmesi, apartmanda fiilen mermer işi yapılıp yapılmadığı, yönetimce, yazılı veya sözlü olarak bu yönde karar alınıp alınmadığının araştırılması, ilgili belgelerin dosyaya konulması, sanığın, apartman tadilatı için bankadan para çekildiği hususunu yönetimin bildiğini, bu konuya kapıcının da tanıklık ettiğini belirtmekle, ilgili apartmanda suç tarihinde çalışan kapıcının ve yönetimdeki diğer kişilerin dinlenerek, bu hususta bir karar alınıp alınmadığı ve sanığın, kendilerinin bilgisi dahilinde para çekip çekmediği hususlarının sorulması, sanık hakkında, hukuk mahkemesinde devam eden bir alacak davası bulunduğu belirtilmekle, ilgili dava dosyasının akıbetinin araştırılması, incelenerek onaylı suretinin dosyaya konması, buna göre sanığın, çektiği paraları apartman için harcayıp harcamadığının kesin olarak tespit edilmesinden sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdir edilmesi gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ve yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
b-Kabule göre de; hapis cezası alt sınırdan tayin edildiği halde adli para cezası belirlenirken yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin, aynı gerekçeyle tam gün sayısının asgari hadden uzaklaşılması suretiyle belirlenerek sanığa fazla ceza tayini,
c-Sanığın, 5237 sayılı TCK’nın 43/1 maddesi kapsamında, aynı suç işleme kararıyla Kanun’un aynı hükmünü değişik zamanlarda birden fazla kez ihlal ederek haksız menfaat temin etmiş olması karşısında, zincirleme suç hükümlerinin uygulanmayarak eksik ceza tayin edilmesi
d-5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin 1. fıkrasının c bendinde yer alan haklardan, sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmetten bulunmaktan yoksun bırakılmaya ilişkin hak yoksunluğunun aynı maddenin 3. fıkrasına göre koşullu salıverilme tarihinden itibaren uygulanmayacağı gözetilmeden, alt soyu dışındaki kişileri de kapsayacak şekilde 53/1-c maddesi gereğince güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına hükmedilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, aynı Kanun’un 326/son maddesi uyarınca sonuç ceza miktarı yönünden sanığın kazanılmış haklarının saklı tutulmasına, 02/07/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.